SENELER SONRA SENİNLE

22 3 2
                                    

Merhaba kalbi güzel insan.
Biliyorum bazı şeyler seni de çok yakıp yıkıyor ama diren çünkü ilerde bir zaman diliminde her şey bizim için güzel olacak 💕🌼

İyi okumalar.

Yazarın anlatımından :

En son 12'li yaşlarda gördüğünüz birine sadık kalarak kaç yıl bekleyebilirdiniz?
En son 12 yaşında gördüğünüz birini yıllar sonra görseniz tanıyabilir miydiniz?

Onu ölümün kıyısında bulsanız ne yapardınız? O kıyıya kadar koşar mıydınız korkup kaçar mıydınız?

Bir haftadır kaçıncı kahvesini yudumladığını farkında değildi Barış. Çelimsiz, dağılmış, gözaltı torbaları oldukça belliydi. Ela gözleri uzun zaman sonra bu kadar umuttan yoksun bakıyordu. Donuk bakışlarını sabitlediği gökyüzü tablosundan çekerek, aynayaya sabitledi. Kendi suretinde bile Zehra'yı görüyordu.
Onu tanıyıp, koruyamadığı içindi bu öfkesi. En çok kendisine kızıyordu. En çok kendisine yeniliyordu. Koşacak hali yoktu ama sürüne sürüne gitmek istiyordu yüzüstü bıraktığı kıza.

Oturduğu gri koltuktan kalkarak az önce delici bakışlarını sabitlediği aynanın tam önüne geldi. Sanki elini uzatsa Zehra'ya dokunabilecekti. Tam elini uzatıp dokunmaya yöneltmişken:

"Dokunma! Sen ondan kaçtın Barış. Sen bunca yıl bulamadın onu. Sonra kader yardım etti sana ama tanıyamadın. "

Gelen ses kurulan cümleler zihnini titretirken soluna döndü. Karşısında 12 yaşlarındaki Barış'ı, bulmayı beklemiyordu. Aklının onunla geçtiği yanılsama sonucu kafasını iki yana sallayarak gülmeye başladı. Beş dakika sonra gülüşü gözyaşına dönmüş küçüklüğünün yamacına oturmuştu.

"Çok arardım."

Dedi kendini savunmak istercesine Barış. Küçük 12 yaşındaki Barış, kafasını iki yana sallayarak:

"Çok aramış olsaydın o kız orada mı olurdu? İleride senin gibi birine dönüştüğümü görmek beni tüketiyor. Ya o kız senin aylardır yanındaydı aylardır! Bir kere olsun yanındaki kıza acıma duygusu yerine Zehra, olabilir mi kaygısıyla yaklaştın mı? O kız en çok senin yüzünden orada yatıyor. Belki... Belki de öldü."

Kafasını iki yana sallayarak bağırmaya başladı Barış:

" Hayır!
Allah kahretsin! Yemin ederim aradım. Çok aradım. Her yerde sokak sokak aradım. Bulamadım. Sanki gittiğim her yere benden önce gitmişte kokusunu bırakmış kendi kaçmış gibiydi. Allah kahretsin!"

Odasının kapısı hızla açılmıştı.
Sarı kısa saçları, buz mavisi gözleri gölgeliyordu kadının yaşını. Yüzündeki birkaç kırışıklık olmasa kimse yaşının 30'dan yukarı olacağını düşünmezdi. Oğlu yere oturmuş kendini heba ediyordu. Kadın endişeyle yere çökerek oğlunun yüzünü titreyen elleri arasına aldı.

"Bana bak Barış. Anneciğim ne olur bana bak. Ne oluyor Barış? Korkutuyorsun beni yapma annem nolur. Hadi annem anlat neyin var?"

Barış, güçsüz ve cılız bir ses tonuyla:

"Anne, ben sahip çıkamadım. Anne gidiyor."

Annesi anlamaz şekilde kafasını iki yana salladı. Kalbine giren tarifi zor bir duyguyla :

"İnan seni anlamıyorum annem. Ama bir şeyler de anlat annem hadi."

"Zehra..."

Dedi Barış, boğazına oturan yumru adeta konuşmasını engellemiş nefesini kesmişti. Annesi gözlerinin içerisine devam etmesini telkin edercesine bakıyordu.

İLK SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin