Eskiye dönmek

22 3 2
                                    

Yine tarihi bırakıyorum buralara bir yere iyi okumalar :)

27.11.2018
Saat= 19:26

10 gün sonra...

Emir'in laflarına kırılıp eve gitmediğim onuncu gündü. Her şey yolunda gidiyor derken birgün kardeşimin bana çıkıp bu hesabı soracağı aklımın ucundan dahi geçmezdi. Haklıydı hangi abla ardında kardeşini bırakıp kaçardı? Hangi abla içi parçalana parçalana tekerlekli sandalyeye mahkum olan kardeşini izlemeye dayanabilirdi?

Belkide yıllardır ertelediğim sızımın ismiydi Emir. Her şeye korkarak yaklaşmamın ismiydi.
Kendimden kaçmanın acılarımı ertelemenin en büyük sebebiydi.

Dediklerinde o kadar haklıydı o kadar yanlışsızdı ki diyecek kelimlerim dahi yoktu.  Arabayı sahil kenarına çekmiş yaklaşık 6 saattir hareket dahi etmeden olanları düşünüyordum. Ben kötü bir ablaydım dedim kuruyan dudaklarımı ıslatan tuzlu tat eşliğinde. Kararan hava sakinliği sessizliği kirletmişti. Hiçbir yere ait hissetmiyorum kendimi. Hiçbir yerde yokmuşum gibi sanki. Derin birkaç nefes alarak ucuş modunda olan telefonuma baktım göz ucuyla. Arayıp yanıma gel diyebileceğim birinin bile olmamasının çaresizliği kuşatmıştı cılız bedenimi. Hayatla değilde kendimle direniyordum sanki. Çok zordu. Her şeyi hesaplanarak kurmuşken kırgın bir kalp birkaç kötü söz tüm hesapları darma dumadan etmişti.

Nereye gitmem lazımdı?
Bilmediğim bir sokağa mı sonunda asıl kendime ulaşacağım yola mı?  Geriye yaslanarak dağınık olan saçlarımı geri attım. Arabayı çalıştırarak sonunun nereye varacağını bilmediğim bir yola koyuldum. Ya gidecektim bu yolda ya da savrulacaktım.

Geriye dönüp baktığım zaman silik hatırlarım dışında ne kalmıştı avuçlarımda? Bir sürü düş kırıklıkları batıyordu her seferinde kalbime. Sisli, kasvetli bulutlar kaplıyordu rengarenk dünyamı. Düşsem şimdi barışık olduğum her şeye küsecek gibiydim. Küçük bir odada kendimi tüketmek istiyordum.
Bilinmeyen birisi olmaktı belkide tek isteğim. 

Titreyen ellerimin aksine direksiyona iyice sarıldım. Cesurca davranışım altında korkaklıkla eziliyordum. Sola döndüğümde olayın ciddiyet boyutunu birkez daha kavradım. Yıllar sonra enkazıma geri dönüyordum. Ya o enkaz altında kalan küçük kızı bulmak isterken kendimi kaybedersem? Kafamı iki yana salladım acıyla. Tonlarca ağırlık omuzlarıma yüklenmiş ve ben bu ağırlık altında ezilip kalmış gibi hissediyordum. Arabayı durdurarak etrafa bakındım. 12 yıl sonra yeniden buradaydım. Yeniden kendimizi tükettiğimiz yerdeydim. Korkuyordum.
Mutsuzdum.

Koltuğa yaslanarak sokağa baktım. Bakkal aynı yerindeydi. Annemin giderken balkona taktığı perde dışarıdaki rüzgara karşı azimle savaşıyor gibiydi. Gözlerim olayın yaşandığı diğer balkona kaydığında Babam, annem ve küçük olan Emir oradaydı. Yine o sahne oynuyordu aklım benimle alay eder gibi. Etrafa bakındım arabanın içinden görebildiğimce. Küçük Zehra, yoktu hiçbir yerde. Akan gözyaşlarımı elimin tersiyle ittirerek gözlerimi kapatıp açtım. Yine gözlerim evimizin balkonuna kaydığında bu sefer boşluğa bırakılmasına saniyeler vardı Emir'in. Korkuyla açtım arabanın kapısını. Yaklaşık 30 hızlı adım sonucu balkonun altında duruyordum.

Yoldan geçen birkaç kişi ne yaptığıma anlamaz veremiyor ve kaçıyordu adeta benden. Tekrar gözlerim yukarıyla buluştuğunda;

"Hayır! Allah aşkına bırak ne olur."

Dedim ellerimi kaldırarak.
Yoldan geçen bir çift ilk önce yukarı bakıp ardından tekrar bana baktıklarında adeta koşarak uzaklaştılar yanımdan.

İLK SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin