Yazarın anlatımından ;
Kaç yıl geçmişti birbirlerini görmeyeli?
Asır gibi gelmişti ikisine de.
Zehra, gitti.
Aklı hep buradaydı.
Barış, geride kaldı.
Ama kalbini bilmediği bir kızla yollamıştı.
Şimdi yıllar sonra Barış bulmuştu önce ama bekledi. Bu kavuşma ancak ikisi birbirini bulduğu zaman olmaz mıydı? Sahi kavuşmak kaç kişilikti?Zehra, sabahın ilk ışıklarıyla henüz kapayalı iki saat olmayan gözlerini araladı. Yan tarafında huysuzlanan Duru'yu baktı. Kucağına alarak odada kaç tur attığını bilmiyordu.
Aklı Barış'taydı.
Onu bulmuştu.
Bu o kadar iyi hissetiriyordu ki kendini.
Ama diyordu bir yandan bunca yıl onu bekleyen kişi nasıldı?
Nasıl beklemişti bunca yıl?
Nasıl biriydi?
Boyu, kilosu, yüzü değişirken sadece 1 saat bile görmediği bir kıza sevgisi aynı kalabilecek miydi?
Hala sözüne sadık mıydı?
Duru'nun ağlama sesiyle düşüncelerini itmeye çalıştı fakat başarılı olamamıştı. Duru'yu alarak mutfağa gitti. Duru'yu beyaz mama sandalyesine oturtarak gri buzdolabından süt ve toz halindeki mamasını çıkardı. Diğer yandanda kahve makinesini çalıştırdı."Biraz daha bekle hemen yapıyorum."
Dedi sanki Duru'nun onu anladığını hesap ederek. Kabın üzerinde yazan talimatlara göre sütü biraz ısıttıktan sonra kaseye koydu. Küçük tatlı kaşığıyla üç kaşık toz karışımdan ekleyerek karıştırmaya başladı. Masanın üzerine kase ve kaşığı bırakarak uyarı veren kahve makinesinden kahveyi bardağına doldurarak masaya bıraktı.
Aklındaki düşünceler biran olsun nefes almasına izin vermiyorlardı.
Nefesi kesiliyordu telefon görüşmesini anımsadıkça. Ona dair hiçbir şey bilmiyordu. Duru'ya itiraz etmeden yemeğini yerken Zehra bir yudum kahvesinden içti. O kadar sert bir kahveydi ki ilk yudumu bile gözlerini iyice aramalamasına neden olmuştu. Duru'ya iki kaşık daha uzattığında esnemeye başlamıştı Duru.Vildan, şu halini görse bana mı çektirmek için yapıyorsun demeden edemezdi. Duru'yu sağ omzuna doğru yatırarak kahvesini diğer eline aldı. Merdivenleri usul usul çıkarak odasına girdi. Her ihtimale karşı Duru'nun altını bir kez daha alarak yatağına yatırdı ve etrafına yastık koydu. Hemen odasının önündeki uzun camın önüne konumlanmış gri tekli koltuğa oturarak kahvesini yudumlamaya başlamıştı. Gözü hemen sol tarafındaki komidinin üzerindeki saatte ilişmişti. Saat hemen hemen sekize geliyordu. İçindeki duygu onu ne oturtuyor ne de ayakta durduruyordu. İçinde garip bir duygu vardı ve betimleyemiyordu. Elleri titriyor avuç içleri terliyordu. Midesinde garip şeyler oluyor ve sanırım en etkilisi kalbi çok hızlı atıyordu. Dolan gözlerine anlam veremez bir şeklide camdan dışarıya takıldı gözü. Binanın önünde duran iki siyah arabaya ilişti gözü. Birisi dayısının arabasıydı peki ya diğeri? Ne olduğuna anlam veremeyen bir şekilde cama biraz daha yaklaşarak arabadan inen dayısı ve kuzenine baktı. Diğer arabadan ise gözlerini kıstığında belli olabilecek bir kadın indi ve araba uzaklaştı. Bu bu kadın Vildan'ın annesiydi. Bu kadının burada ne işi vardı?
Duru'nun uyanmamasına dikkat ederek odasından çıktı. Merdivenleri hızla inerek demir kapının önüne geldi. Neler oluyordu?
Hani dağ evi?
Bu kadın Samsun'da değil miydi?
Her şey yalan mıydı? Anahtarla açılmaya çalışılan kapıyı tek hamlede açarak bakışlarını dayısı üzerine odakladı kadın üzerine."Sen bu saatte neden uyanıksın?"
Dedi Vildan ne diyeceğini bilememenin verdiği mutsuzlukla.
"Ben, sizin ikinizin olduğunu sanıyordum dağ evinde."
Dedi Zehra, gözleriyle dayısının arka tarafındaki kadını işaret ederek. Herkes tek tek içeriye girerek salona geçtiler. Vildan, üzerini değiştirmek ve ılık bir duş almak için üst kattaki odasına çıktı. Salonda tekli koltuğun birinde dayısı ikili koltukta yengesi olacak kişi ve üçlü koltukta ise Zehra oturuyordu. Zehra dayısına saygısızlık etmeden onun anlatmasını bekliyordu. Saat neredeyse 10'a geliyordu.
Derin bir nefes alarak ayağa kalktı kız.
Odanın içerinde bir adım ileri iki adım geri atıyordu resmen. Kapıdan içeriye ilk anneannesi girdi içeriye söylene söylene.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK SÖZ
Mystère / ThrillerHayatınızda kendinize verdiğiniz ilk sözü hatırlıyor musunuz? 12 yaşında verdiğiniz sözü tutmak için 18 yıl bekleyebilir miydiniz? Ben, bekledim 12 yaşında hayatın gerçekleriyle yüzleşip baba kelimesini ağzı kapalı bir mahzene kapatıp 18 yıl kendi...