Bir Piknik Vakası

12 2 0
                                    

Birinin kalbine iyi gelmeyi öğrenin.
Birinin kalbini hırpalamayı değil.

Yaklaşık iki saat sonra...

Zehra Korkmaz

İki saatlik yorucu bir yolculuğun ardından "Sapanca Gölü" yazısını gördüğümde içim rahatlamıştı. Duru, yarı uyanık yarı uyur şekilde geçirmişti yolu. Uygun bir park alanı bulduktan sonra arabadan inerek çevreye baktım.

"Barış."

Dedim gözlerime inanamaz bir şekilde çevreye bakarken. Barış, yüzümdeki yarı şaşkın yarı mutlu ifadeye gülerek karşılık vermişti. Maviyle yeşilin mükemmel uyumu. Biraz ilerisi deniz hemen bulunduğum yer yeşillik.
Gözlerimi kapatarak derin nefesler alıp verdim. Barış, hareketlerimi gülerek izlerken yanıma gelerek kollarımdan tuttu.

"Daha bu manzara hiçbir şey. Keşke gece buradaki otelde kalma fırsatımız olsaydı. Gece öyle bir manzara varki burada."

"Duru"

Dedim hızla çarpan kalbime, kızaran yanaklarıma inatla. Barış, kollarımdan ellerini çekerek :

"Duru, için uygun bir ortam değil sanırım."

Dedi gülümseyerek kafamı olumlu anlamda sallayarak adımlarımı denize doğru yönelttim.

"Denize yakın oturalım mı Doktor Bey? Çocuk üşütür mü?"

"Oturalım Zehra. Yok bir şey olmaz battaniye almıştık diye hatırlıyorum yanımıza."

Kafamı olumlu anlamda sallayarak Barış'ın arkasından arabaya doğru yürüdüm.

"Sen, örtüyü al ben sepeti alayım biraz ağır."

Kafamı olumlu anlamda sallayarak kırmızı kareli klasik piknik örtüsünü alarak  denize sıfır bir şekilde büyük bir gölge veren ağacın dibine örtüyü serdim. Barış, sepeti getirdiğinde Duru'yu, almak için arabaya yöneldim. Barış, puseti ve çantayı alırken dünyalar güzeli bebeği kucağıma aldım.

"Günaydın küçük hanım. Çok uyudun ama hadi artık bak muhteşem bir yere geldik."

Duru, uyku mahmuru gözleriyle kafasını omzuma koyarken Barış, çoktan puseti örtünün üzerine yerleştirmişti. Dikkatle pusete yatırdım. Barış, üzerini örterek yanıma oturdu.

"Her kendimi kaybettiğim zaman çıkmaza düşecek gibi olsam buraya gelirim."

"Benim hiç böyle bir yerim yok biliyor musun? Kendimi berbat hissediyorum ve ağlayacak bir omuz bile yok. Bazen çok üzülüyorum etrafımda ailem dışında kimse yok. Bazen diyorum ah be Zehra boşuna geçirdin o kadar vakti diye."

Barış, eliyle omzunu işaret ederek:

" Garantisini verebilirim gayet muhteşem ultra konforlu bir omuz. Deneyen bir daha denemek istiyor."

Dedi gülümseyerek. Gülerek :

" Kaç kişi denedi acaba? "

Dedim aynı gülümseme ile.

"Bir."

Dedi az önce egolu davrandığı için kızaran suratına inatla.

"Tanıdık mı bari."

Dedim gizli bir iş yapıyor gibi sanki.

"Baya yakından tanıyorsun."

Dedi Duru'yu göstererek. Gülerek Duru'ya, döndüm. Uykulu gözlerini bir açıp bir kapatıyordu. Yüzünü buruşturup duruyordu.

İLK SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin