İstanbul

24 6 3
                                    

Merhaba !

Bir önceki bölümü nasıl buldunuz?

Ben yine yazma tarihimi şuraya iliştiriyorum.

İyi okumalar...

11.11.2018

Saat=11:47

2 hafta sonra...

Zehra'nın anlatımından:

"Kadına şiddet nerde olursa olsun affedilemez. Üstelik sizinde bildiğiniz gibi hamile bir kadına şiddetin hiçbir affı, indirimi olamaz. Olmamalı da 21. Yüzyılda yaşıyoruz. İngilterede uzun yıllar kaldım ve eğitimimi orada tamamladım. Sayısız davaya girdim fakat ben bunca suç işlemiş bir adamın avukatı olmadım ve İngiltere' de ceza kavramı üstelik şiddette cezanın indirimine rastgelmedim."

İstanbul'a geleli iki hafta olmuştu.

Ve ilk davamdaydım.

Hala ilk günkü gibi elim ayağım birbirine giriyordu. Savunmamı yaparak karşı tarafın avukatına sözü bıraktım.

"Evet Hakim Bey, karşı tarafın avukatının savunmasını dinledik. İngiltere'den yeni gelmiş birisi olarak burada işlerin nasıl işlediğini bilmiyor sanırım kendisi uygun bir vakitte bir kahve içerek kendisine anlatmak isterim. Her evlilikte küçük çaplı tartışmalar olur büyütülecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Hem kadın ve çocuğu da gayet iyi."

Tekrar söz hakkı alarak karşı tarafın erkek avukatına dik bakışlarımı yönelttim.

"Öncelikli olarak benim nerde eğitim aldığım kimseyi alakadar etmez. Karşı tarafın beni yargılayabileceği tek nokta vardır ki o da haksız birisini savunuyorsam, yalan yanlış bilgilerle adaleti meşgul ediyorsam beni yargılayabilir. Ben, burada dövülüp, ezilmiş bir kadını savunduğum için kimse bana adaletin temellerini öğretebileceğini iddia edemez. Sonuca gelirsek Hakim Bey, adaletin para ile satın alınamayacağını biliyorum çünkü 1938'de bize edilen adaletten tutunda peygamber efendimizin adaletinide göz önünde bulundurursak karşı tarafın tutuklu yargılanması en adil olanıdır. Biz şuanda bunu talep ediyoruz."

Hakim olumlu anlamda kafa sallayarak sağ ve solunda oturanlara bir şeyler söyledi. Dosyaya tekrar bakarak, boğazını temizlendi.

"Karar."

Dediğinde hepimize ayağa kalktık.

"Deliller göz önünde bulundurularak kadına şiddetin sadece bedeni değil ruhi olduğu ve yeni doğmuş bir bebeğin bunun yüzünden aldığı hasarlar göz önüne alınarak Sait Tunç'un, tutuklu yargılanmasına ve mahkemenin dört ay sonraya ertelenmesine karar verilmiştir."

Duyduğum cümleler vicdanımı rahatlatmıştı. Gülümsedim yan tarafımda zorla ayakta duran müvekkilime bakarak. Elini sıktım sıkıca.

"Sana söz vermiştim gördün mü?"

Dedim kısık bir sesle. Dosyaları çantama koyarak mahkeme salonundan çıktım.

"Sizinle iki hafta sonra tekrar görüşelim Arzu Hanım. İstediğiniz süre koruma evinde kalabilirsiniz. "

Gerekli bilgileri müvekkilime vererek üzerimdeki formayı çıkardım.

Kol kısımlarını eşit hizaya getirerek bir kere katladım.

O sırada karşı tarafın avukatı tam karşımda durmuş ezikleyen bir bakışla bakıyordu.

"Tebrik ederim Zehra Hanım. İlk davanızı gayet iyi sonuçlandırdınız ama sizinde bildiğiniz gibi daha her şey bitmedi. Elbet yine birgün bir yerde karşılaşırız o zaman bu günü hatırlayıp pişman olursunuz. Kim bilir?"

İLK SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin