GEÇMİŞ

56 17 5
                                    


Kapınıza ikinci bölümü bırakıyorum.
Iyi okumalar.

"Içimizdeki iyi bizi bazen en derine gömmek zorunda kalırız."

07.04.2002

Olayların ardından bugün tam bir ay iki gün geride kalmıştı.
Olayların olduğu evde annem, kardeşim ve ben kalakalmıştık.
Ev kalabalıktı.
Emir, daha dün çıkmıştı hastaneden.
Salon diye nitelendirdiğimiz büyük odada geniş kanepede Emir, yatmış uyuyor. Geriye kalan iki kanepede komşular oturuyor diğer yandan da çay içiyorlardı.

"Ee Esma, sormaya korkuyoruz ama ne oldu? Çocuğun durumu ne yapabileceğim bir şey var ?"

Dedi Füsun Teyze, her zamanki iyimserliğiyle.

"Omuriliğinde ciddi kırıklar, zedelenmeler var abla. Hayatının geri kalan zamanında bir mucize olmazsa yürüyemeyecek. Pislik adam! Keşke kendisi atlasaydı o balkondan."

Annemin ağzından çıkan her söz kalbimi o denli yıkıp merhametimin son kırıntıları yerine taş duvarlar örüyordu.

"Boyu posu devrilsin inşallah!"

Dedi Füsun Teyze.
İki damla gözyaşı eşliğinde.


"Abimleri aradım Füsun Abla. Birkaç güne gelip alacaklar bizi memlekete geri döneceğiz."

"Olmaz!"

Dedim tüm nefretimi kusarcasına.
Herkes şoka girercesine beni izlerken:

"Gidemeyiz anne!
Bende işe girerim bakarım sana ve kardeşime.
Hem okur hem çalışırım yeter ki gitmeyelim anne n'olur?
Her şey burada anne.
Çocukluğum burada.
Bir zamanlar iyi olan babamın anıları burada.
Arkadaşlarım burada anne. "



"Bir gün çıkıp gelecek baban Zehra. Sizi nasıl korurum? Bu sefer olmaz Zehra. Söz veriyorum siz büyüdüğünüz zaman gelmek isterseniz geleceğiz buraya. Ama şimdi gitmemiz lazım kızım. Hem o adamın orada ne kadar kalacağı belli değil. Belki hakettiği cezayı alamayacak. Ya yarın çıkar gelirde bu sefer sana zarar verirse?"

Annemin gözyaşları içinde kurduğu cümleleri kabullenmek istemiyordum.
Bir insan babasından kaçarak ve korkarak nasıl yaşar?
Ya da babasının ömrü boyunca o delikten çıkmamasını nasıl diler?

İLK SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin