II

3.7K 270 324
                                    


  Soğumuş kahveyi yan tarafımdaki çöp kovasına atarak arkama yaslandım, sıkıcı bir gündü, hava bile sıkıcıydı. Güneş vardı ve bir yaprak bile oynamıyordu.. Böyle havaları sevmezdim, rüzgarı severdim, yağmuru severdim. Sonbaharı severdim, yazı değil.

Sıcaktan bunalmak istemediğim için kırmızı tişört ve siyah kot şort giymiştim. Saçlarımı topuz yapmış gölge yapan bir ağacın altındaki masada oturuyordum. Saate baktığımda dersin başlamasına az kaldığını fark ederek çantamı sırtlandım ve fakülteye doğru ilerledim.

Bazı öğrenciler dersten çıkarken bazıları yeni yeni dersliklere giriyordu, koridorun sonunda sıcak havaya rağmen siyah gömleği, siyah dar paça pantolonu ve parmaklarındaki metal yüzüklerle benden tarafa yürüyen V tüm ilgiyi üzerine toplamıştı, oldukça hoş görünüyordu, gömleğinin açık bıraktığı boynundan göğsüne doğru bir kolye zinciri sallanıyordu ama ucu gözükmüyordu.

Yanımdan geçerken gözleri beni buldu, yarım bir gülüş ile göz kırparak yanımdan geçtiğinde anın etkisiyle arkamı dönerek gidişini izledim, bu neydi şimdi?

Göz kırparak selam vermek? Oldukça karizmatik görünmüştü ama neden böyle bir şey yapıyorduki, gereksiz.

Düşünceleri def ederek dersliğe ilerledim ve ortalarda boş bir yere oturdum. Rosé hemen önümde yakın arkadaşına jungkook ile romantik bir anlarını anlatıyordu ve bu bende kusma isteği uyandırıyordu.

Vıcık vıcık ilişkiler hep midemi bulandırmıştı zaten. Onlarınki de tam bu tarzda vıcık bir ilişkiydi.

Göz devirerek geri yaslandım ve profesörün gelmesi ile derse başladık.

-

Bozulan saçlarımı çözüp tekrar bağlarken ders bitmiş, derslikte yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı, Rosé'yi kapı önünde gülümseyerek bekleyen Jungkook göz devirmeme neden oldu cidden ne gerek vardı ki?

"Aşka mı inanmıyorsun? Onları mı sevmiyorsun?" Kafamı kaldırdığımda siyah saclı kedi suratlı bir kız ile göz göze geldim. Sevimli bir yüzü vardı.

Ortak derslerimiz vardı, onula bir kaç kere aynı amfide oturduğumuza emindim.

"Her ikiside" diyerek çantamı omzuma taktım ve yerimden kalktım, ben yürürken oda yanımdaydı.

"Ben Jennie, Kim Jennie" diyerek gülümsedi, cidden güzel gülüyordu.

"Jisoo" diyerek kısa bir yanıt verdim ve umursamadan bahçeye ilerledim, yanımda yürüyor ve sürekli gülümsüyordu. Pekala bu biraz sinirimi bozmuştu.

Bir arkadaşı ona seslenince sonra görüşürüz diyerek yanımdan ayrıldı, umarım görüşmeyiz kedi kız.

Bahçede ilerlerken, ağaçlardan birinin altına oturacakken bir anda kolumdan çekilerek bir göğüse çaptım, güzel parfüm kokan bir göğüse. Kolye zincirinin ucunda V harfi vardı, kafamı kaldırdığımda Taehyung ile göz göze geldim. Saçma bir heyecan geçmişti içimden, çok yakındık çünkü. Ondan ayrıldığımdan oturmak üzere olduğum yere baktığımda kırmızı bir boya tüm yeri kaplamıştı.

Yaz şakası, serin yere kim oturursa boya ile serinlerdi. Bu şakayı bildiğim için şu zamana kadar hiç bu tuzağa düşmemiştim ama bugün dalgındım ve Taehyung olmasaydı yeni kurban bendim.

"Teşekkür ederim" diyerek ona baktım.

"Önemli değil bana borçlandın, ödersin biter gider." Yüzünde tekinsiz bir gülümseme belirdi.

"Ne?"

"Sonra görüşürü Jisoo" diyerek arkasını döndü ve gitti.

Bir anlık korkuyla asıldığım V uçlu kolyesi yerdeydi, seslensem duymazdı, hoştu.

Alarak cebime attım ve gün içinde ilk defa gülümseyerek yakındaki kafeye ilerledim.

  Birini tanırsınız, iyi anlaşırsınız, seversiniz ve arkadaş olursunuz, bu sıralama böyledir. Ama Kim Jennie bunu bozuyordu.

Tanışıyor ve  direk arkadaş olmaya çalışıyordu, bunu kafeye girdiğim gibi dibimde bitmesinden anlamıştım.

Aslında kötü bir kız değildi ama benim fazla zıttımdı, o çok neşeli cıvıl cıvıl ve sürekli gülümseyen bir kızdı. Bense onun aksine daha çok somurtan, içi cıvıl cıvıl değide karalar bağlamış bir kızdım.

On dokuz yaşındaki bir kıza göre fazla umutsuz ve karamsardım.

Sahi umudum bile yoktu, o zaman beni ayaktan tutan neydi?

"Kırmızı seviyorsun galiba, bende çok severim ama sana daha çok yakışmış. Yüzün çok güzel bu arada" derin bir nefes vererek yanağımı avucuma yasladım. Bu kız çok sevimliydi ama çok konuşuyordu.

"Teşekkür ederim Jennie emin ol sende çok güzelsin" diyerek derin bir nefes daha verdim. Cidden çok güzeldi, beni bu kadar beğenmesine oldukça şaşırmıştım.

"Cidden mi? Teşekkürler ama sen daha güzelsin, Taehyung hep çirkin bir kedi olduğumu söyler" diyerek yüzünü buruşturdu.

Duyduğum isimle Jennie artık ilgimi bir nebze çekmişti, doğrularak sandalyede geri yasladım. Limonatadan bir yudum daha içtim.

"Taehyung ile tanışıyor musunuz?" Diyerek bir  soru yönelttiğimde sonunda onula konuştuğum için mutlu gözüküyordu.

"Evet, bizim kuzen olduğumuz herkes bilir" şaşkın bir bicimde ona baktım, gerçekten kuzen miydiler?

"Ben bilmiyordum" diyerek omuz silktim.

"Aman canım nolucak, şimdi öğrendin işte" diyerek güldü. Bu kız neden sürekli gülüyordu ki? Çok pozitifti.

"Evet bu bilgiyle her şeyi yaparım artık, hayatıma çok büyük katkısı oldu" mırıldandım ve göz devirdim. Duyduğunu sanmıyordum çünkü telefonundan gelen bildirime odaklanmış durumdaydı.

Gözlerini bana cevirdi ve gülümseyerek baktı, bu bakışı biliyordum. Eski en yakın arkadaşımda bana böyle bakardı, bir şey isteyeceği zaman.

"Kim Jisoo benimle alışverişe gelir misin?" Diyerek yüzüne koca bir gülümseme yerleştirdi.

İşte benim hayattan soğumamı sağlayan kelime; Alışveriş.

"Nefret ederim"

Dudaklarını büzerek üzgün bir surat ile bana baktı "Nolur sadece bir elbise alıcağım, lütfen" şirin bir şekilde gülümsedi. Bu kız işini biliyordu.

"Pekala ama bir saaten fazla sürerse orayı terk ederim" güldü ve el çırptı.

"Oley" kolasından içerken oldukça mutlu gözüküyordu.

Bugünü güzel bitirsem kendime pasta ısmarlayacaktım.

Bugünü güzel bitirsem kendime pasta ısmarlayacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Black Knight|vsoo✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin