Bazen başımıza ne gelirse gelsin kimseye belli etmeden ayakta durmak zorunda kalırız, güçlü olmak zorundaydık, yıkılsak bile belli etmemek.
"Of Jennie hayır yani bir hafta kalacağız iki bavul ne?" Diyerek sinirle yakındığımda Jennie omzularını düşürdü.
"Her güne iki kombin her kombine canta ve ayakkabı ve makyaj çantası, aynı zamanda bakım kremlerimi koyduğum çantam var anca sığdılar" şok ile açılmış gözlerim ile Jennie'ye baktım.
"Ben bir şey diyemeyeceğim" diyerek Jennie'nin elindeki valizi aldım, birde sürmeli değil taşımalı valiz almıştı. Kendi sürmeli valizimin üzerine koyarak barakaya kadar taşıdım, Jennie ve benim barakamız aynıydı zaten ikişer ikişer kalıyorduk.
Jennie'nin valizini sağ tarafa bırakarak kendiminkini sol tarafa çektim ve sadece asılması gereken kıyafetlerimi astım, Jennie'de o ara kendi kıyafetleri ile uğraşıyordu. Bilgisayarımı çıkarıp şarja takım, telefonumuda yanına koyup eşyalarımı alarak banyoya doğru ilerledim otobüs yolculuğu uzun sürmüştü ve bu sıcakta o otobüste hiç mola vermeyince insanın üzerine iğrenç bir koku ve ter siniyordu ve ben buna daha fazla katlanamazdım.
Üzerimdekileri çıkarıp hızlıca bir duş aldım ve çıkıp kıyafetlerimi giydim, saçlarımı çekmecedeki tarak ile tarayıp kurutma makinasını kullanarak kuruttum, uğraşmak istemediğim için hızlı bir at kuyruğu yaptım. Altımda siyah eşofman üstümde beyaz kısa kollu tişört ve siyah bir hırka vardı, yaz ayındaydık ama bu ormanlık alanda çokça esiyordu. Akşam yemeği için cıkacaktım ve hasta olmak gibi bir bela istemiyordum, hasta olmak zaten berbat bir şeydi birde yaz ayında hasta olma çekilmezdi.
Jennie çoktan çıkmıştı bu yüzden telefonumu alarak bende çıktım ve büyük binaya doğru ilerledim, Jennie köşe bir yerde oturmuş keyifsizce bir şeyler yiyordu üzerindeki kırmızı kapüşonlu sayesinde onu hemen fark etmiştim, kendime yemek alarak onun yanına ilerledim ve o arada bakışlarım onun gözlerini diktiği yeri buldu, Tarhyung ve Rosé karşılıklı oturmuş gülerek konuşuyor ve yemek yiyorlardı, zorla yutkundum ve bakışlarımı kaçırarak Jennie'nin yanına oturdum.
"Neden moralin bozuk?" Diye sorduğumda elindeki çubukları bırakarak geri yaslandı.
"Konu Taehyung, buraya gelirken beraber zaman geçireceğimize söz vermiştik ama Rosé onunla baş başa yemek istediği için beni resmen kışkışladı" derin bir nefes verdi "Taehyung onu seviyor ve şu an mutlu ama o bana verdiği sözleri hep tutardı şimdi ise... görüyorsun işte ben sadece daha çok kopmaktan korkuyorum"
"Sadece bir yemeklik, Taehyung bir kız yüzünden seninle arasına mesafe koymaz ya"
"Sadece bir yemek değil Jisoo...." durdu ve benden yöne döndü "Bak bu bir söz tamam mı? Biz Taehyung ile her gün her anımızı beraber tabiki geçirmiyoruz ama buraya gelmeden önce söz verdik, full birlikte olacaktık bunu onada söyledim ve bir yemekten bir şey olmaz dedi, Taehyung normalde böyle şeyler üzerine çok düşerken şimdi kestirip attı... Rosé için" kırıldığı gözlerinden belli oluyordu.
"Oh Jennie! Kendine gel seni küçük, belkide önemli bir şeydir, kötü düşünme Taehyung seni seviyor ve bir kız yüzünden böyle yapmaz" onu azarlıyordum ama Tahyung'un yaptığı kırıcı bir şeydi ve önemli bir şeyde konuşuyormuş gibi durmuyorlardı, gülerek yemek yiyorlardı.
"Haklısın Jisoo, olabilir" çubuklarını eline alarak yemeğe geri döndüğünde bende kendi yemeğim ile ilgilenmeye çalışmıştım ama sadece çalışmıştım çünkü Taehyung ve Rosé'ye bakmaktan kendimi alı koymaya çalışırken pekte başarılı olduğum söylenemedi.
**
Jennie ile yemeklerimizi yedikten sonra ormanın kıysındaki iskeleye gelmiştik , ayaklarımızı iskeleden aşağı uzatmıştık ve suya değiyordu biz ise geri doğru iskelenin üzerine serilmiş yıldızlara bakıyorduk, işte bu güzel bir aktiviteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Knight|vsoo✓
FanfictionÇünkü benim hikayemin bir prense değil cesur bir şövalyeye ihtiyacı vardı. Kim Jisoo & Kim Taehyung Senin için @readeena ♥️ [22.05.2019-18.10.2019] ©️2019 | miazabel