Günler bir kaplumbağanın uyuşukluğunda geçerken her gecen gün canım dahada sıkılıyordu. Ben ne kadar Irene ile karşılaşmak istemesemde karşıma çıkıp duruyordu, iyi yanı artık benimle konuşmak için eskisi gibi çabalamıyordu çünkü onu yeterince red etmiştim, diğer yandan Rosé ve Jungkook'un arasındaki buzlar eriyor gibiydi, Taehyung buna üzülmüş müydü bilemiyordum ama Rosé yanıma gelerek şöyle demişti;"Taehyung'ın masalının prensesi asla ben olamam çünkü o yanılıyor, o bir prens olduğunu ve beni sevdiğini düşünüyor ama emin ol Jisoo onun bana hissettikleri aşk falan değil, sen bir prenses değilsin, oda bir prens değil. Birbirinizin olmalısınız ama çabuk ol, onu üzmek isteyenler olacak." Bu dediklerinden sonra çok düşünmüştüm, Rosé artık benim gözümden eskisi kadar kötü değildi ve bunun sebebi galiba ilk kez kendinden başka birini düşünmesiydi, beni uyardığı şeyin ne olduğunu tam olarak anlamamıştım ama Taehyung üzülmesin diye beni uyarmıştı. Bilmiyorum belkide o kadar kötü bir kız değildi ama bundan eminde değildim, zaman gösterecekti.
Taehyung şu an tam karşımda oturmuş bana bir kedi misali bakıyordu, eğer tuhaf kaçmayacağını bilseydim yanaklarını tokatlayarak onu severdim, cidden şirindi, ama bu oldukça tuhaf kaçardı bu yüzden öyle bir şey yapmayacaktım.
"Soyaa bence bana borçlu sayılırsın nede olsa seni boya olmaktan kurtardım, lütfen benimle gelir misin?"
"Bak Taehyung, son kez diyorum beni kurtardığın için sana borçlu değilim minnettarım" sıkıntılı bir nefes vererek geri yaslandım, bu çocuk beni deli ediyordu.
"Ama senden başka kimseyi çağıramam Soyaa, lütfen"
"Neden?" Dediğimde şaşkınca bana baktı.
"Ne neden?" Diyerek sorduğunda dikleştim ve ciddiyetle konuştum, beni ciddiye almalıydı.
"Neden banden başka kimseyi çağıramazsın, yani okulda seviliyorsun. Benden daha güzel ve zeki bir sürü kız var mesela Rosé" diyerek yarım bir gülümseme sundum.
"Evet okulda bir sürü kız var ama hiç biri senin gibi hem akıllı, hem kibar, hemde güzel değil." Yüzüne çapkın bir gülüş kondurarak bana baktı ve konuşmaya devam etti " ve Rosé bana önümdekini göremeyecek kadar aptal olduğumu ve ona karşı hisslerimin aşk olmadığını söyledi, bir de malmışım öyle dedi. En sonda şey diye bağırdı eğer biraz daha etrafıma bakmazsam bana beş numara gözlük alcakmış. İyi kız falanda çok cazgır" gülmemek için kendimi sıkarken Rosé'nin bu kadar açık sözlü olmasına şaşırmıştım, az daha konuşsa Taehyung'tan hoşlandığımı ortaya serecekmiş ama yinede ben bir şey demeden sustuğu için mutluydum, eğer benden değilde bir başkasından öğrenirse kötü hissederdim.
"İyi peki geliyorum, zaten Rosé azarıyla seni iyice yermiş" diyerek kıkırdadım ve masadaki suyu alarak içmek içim kapağını açtım.
"Ha bu arada gecen Rosé ve seni gördüm, siz ben yokken arkadaş oldunuz ve kızı bana doldurdun di mi? Hayır Rosé ile kampın son günü konuşup ona karşı bir şey hissetmediğimi söylediğimde bile bana böye çığırmamıştı. Taehyung'ın dediği şey ile ağzımdaki suyu püskürtmemek için kendimi sıkınca mini bir öksürme krizine girmiştim, gözlerim öksürdüğüm için dolmuştu ve su genzime kaçtığı için kötü olmuştum.
"Gözlerin doldu hep al" diyerek mendil uzatan Taehyung'tan mendili alıp gözlerimi sildim.
"Ben gidiyim, akşam görüşürüz. Ve sakın motorla gelme Kim Taehyung elbise giyeceğim. Son dakikada vazgeçerim bak" diyerek el salladım ve kafeden çıktım ve hızla bir taksi durdurup bindim, eve gidip yatağımda zıplayacaktım çünkü çok mutluydum.
Taehyung'ın kendisinden Rosé'ye bir şey hissetmediğini duymak beni hem şaşırtmıştı hemde mutlu etmişti ama o kadar çok Rosé'yi sevdiğini söylerken şu an değişen neydi çok merak ediyordum. Jungkook ve Rosé ayrıldığında mutluydu, kampta hep beraberdiler, nerdeyse öpüşmüşlerdi ve şimdi Rosé gelip bana çok vakit geçmeden Taehyung ile konuşmamı söylüyordu sanki kapta gelip asla Taehyung ile olamayacağımı söyleyen o değilmiş gibi. Taehyung ise değişikti, haraketleri Rosé'yi seviyor gibiydi ama sevmediğini söylüyordu en azından eskisi gibi. Sadece arkadaş olarak baktığını ima ediyordu. Ben anlamıyordum cidden tuhaftılar ve aklım karışıyordu.
Ücreti ödeyerek taksiden indim ve eve girdim, hızla odama girerek giymek için elbiselerime bakmaya başladım, aslında beyaz elbisemi giymeyi düşünüyordum ama tam olara nasıl bir yere gideceğimizi sormamıştım, bunu nasıl akıl edememiştim. Tek tek kıyafetleri süzdüğümde kırmızı olan üzerindeki durdum, v yaka , kalın askılı , etekleri uçuş uçuş olan bir elbiseydi, gecen sene doğum günümde annemden gelmişti doğrusu asistanı göndermişti ama onun seçtiğine emindim. Elbiseyi ,onunla uyumlu ayakkabı ve çantayı yatağında oraya ayırıp koyduktan sonra kısa bir duş aldım.
Saçlarımı kurutup arkadan minik bir topuz yaptım, perçemlerimi düzleştirip yüzümün iki yanından dalgalanmalarına izin verdim, sade bir makyaj yapıp ruj sürdükten sonra elbiseyi ve ayakkabıları giydiğimde artık tamamen hazırdım. Taehyung'a mesaj attığımda bir kaç dakika içinde geleceğini söyleyen bir mesaj attı. Dışardan gelen araba sesiyle bende çıkıp kapıyı kilitledim ve anahtarı çantama attım ama arkamı döndüğümde karşımda gördüğüm kişi Taehyung değildi.
-
Yüz kişi okuyorsa yüzü vote versin, sınır dolmadığı halde yazıyorum ama bunun nedeni gerçekten okuyan, yorum yapan, vote veren ve bölüm bekleyenler için. Vote vermeyecekseniz, yorum yapmayacaksanız lütfen okumayın. Böylece okuma ve vote arasında bir uçurum farkı olmaz.
Sonraki iki bölüm hazır ama en azından yorum sınırı dolana kadar gelmeyecek.
+50 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Knight|vsoo✓
FanfictionÇünkü benim hikayemin bir prense değil cesur bir şövalyeye ihtiyacı vardı. Kim Jisoo & Kim Taehyung Senin için @readeena ♥️ [22.05.2019-18.10.2019] ©️2019 | miazabel