IV

3.1K 261 112
                                    


Üstümdeki siyah elbiseye baktım, güzeldi ama ben rahat giyinmeyi seven bir insan olarak bu ultra mini elbiseyi giymek istediğimden emin değildim. Tabi zorundaydım orası ayrı, muhtemelen annem giyeceğim elbiseyi tahmin etmişti ve bu elbiseyi giymem için yollamıştı.

İnce askılı güzel bir elbiseydi aslında tek kötü yanı aşırı kısa olmasıydı, kalçamın hemen altında bitiyordu ve biraz eğilmem bile bir felakete yol açabilirdi.

Azar mı? Felaket mi? Bir seçim yapmam gerekiyordu.

Azar iştem kısmının düşüncesi bile yüzümü ekşitmeme neden olmuştu ama bir felakete bile bile yürümek istediğimde söylenemezdi. Hem azar işitmeyeceğim hemde felakete gitmeyeceğim bir yolu bulmalıydım ki bunuda annemin beğeneceği ama beni delirtmeyecek bir elbiseyle yapmalıydım. Dolabıma yaklaşarak kıyafetlerimi karıştırmaya başladım.

Siyah kalın askılı bir elbiseyi dolaptan çıkardım, üzerimdeki elbiseye benziyordu tek farkı biraz daha uzun olmasıydı, galiba bununla kurtulabilirdim. Sıkıntıyla derin bir nefes vererek elbiseyi üzerime geçirdim, dalgalandırdığım saçlarımı salık bırakıp yüzüme hafif bir makyaj yaptım, kötü gözükmüyordum. Umarım bir ton laf çekmezdim.

Topuklu ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve içine gerekli eşyalarımı giyerek evden çıktım, anne ve babamın özel olarak gönderdiği arabaya bindim.

Ehliyetim yoktu çünkü küçüklüğümden beri bir şeyler üzerine o kadar baskı yaşamıştımki bir süre sonra aileme bir şeyler için ısrar etmemiştim. Bazı şeyler için kendimi yetersiz hissetmiştim bunun nedenide annemin bana sarf ettiği ve her seferinde ezen sözleriydi. Mükemmel olmamı istiyordu ve beni her şeyimle eziyordu.

Arabaya bindiğimde ön koltukta oturan şöför hiç konuşmadan arabayı sürmeye başladı bende Jennie'nin bana attığı fotoğraflara bakıyordum bu akşam bir yere gideceklerdi ve gecen gün beraber aldığımız kıyafeti giyip, hazırlanıp bana nasıl gözüktüğünü sorun bir sürü mesaj atmıştı, cevap alamadığı zamanlardada çektiği komik yüz ifadeli fotoğrafları vardı, cidden komik ve tatlı gözüküyordu. Bu yüzümde bir tebessüm oluşmasını sağlarken fotoğrafların birinde arkada çıkan Taehyung'u görmüştüm.

Simsiyah bir takım elbise, beyaz gömlek giymişti. Kravat takmıyordu, gömleğinin bir iki düğmesi açıktı ve demir bir zincir parlıyordu. Ah o kolye beni utandırmıştı. Jennie'ye güzel olduğuna dair cevaplar yazıp telefonu çantama geri attım.

Anne ve babamın evine yaklaşıyorduk, kendimi asla evimde hissetmemiştim, asla ev sıcaklığında bir yer olmamıştı benim için. Bir hapisane hücresi kadar soğuktu.

Üşütmüştü.

Evin önünden geçtik ve iki sokak aşağısındaki büyük bir otelin önünde durduk. Şöför hızlıca kapımı açtı, eteğimin acılmamasına dikkat ederek yavaşça indim. Arkamdan kapıyı kapattı ve arabayı hareket ettirdi. Derin bir nefes alıp yüzüme sahte bir gülümseme kondurdum ve girişteki kadın görevliye ismimi vererek beni davetin yapıldığı alana yönlendirmesine izin verdim.

Yanımda görevli davet yerini bana göstererek yanımdan ayrıldı, bana yüzünde tatminsiz bir ifade ile bakan annem ile göz göze geldim, muhtemelen kıyafetimi beğenmemişti. Bunu göz ardı ederek yanlarına ilerledim. Babam bir iş arkadaşının yanına giderken ben masada tek kalan annemin yanına buldum kendimi.

Beni baştan aşağı süzdü. "Sana gönderdiğim elbiseyi giymeni tercih ederdim ama görüyorum ki beni dinlememekte ısrarcısın Soyaa"

"Üzerime tam oturmadı, bende güzel olmadığı kanaatine varıp giymedim"

Sorgular bicimde bana baktı "kilo almadığını düşünüyorum"

"Almadım zaten, anne farkındaysan yirmi bir yaşımdayım ve oldukça uygun geldim" başını olumsuz anlamda sallayarak önündeki içi şarap dolu bardaktan bir yudum aldı, bu hareket daha sonra konuşacağımızın bir işaretiydi.

Yanımızdan gecen garsonun tabağından bir kırmızı şarap alıp yudumladım, bu gece böyle bitmezdi.

"Ah! Jisoo" tanıdık ses ile arkamı döndüğümde Jennie hızla yanıma gelerek kollarını boynuma doladı, bu kızı sevmeye başlıyorumdum. Tam arkasındaki Taehyung bana bakıyordu, yüzünde yarım bir gülümseme vardı ve oldukça hoş duruyordu.

"Seni burada gördüğüme çok sevindim" diyerek benden ayrıldı Jennie.

"Bende, ne tesadüf" annemin bana attığı uyarıcı bakışları hissettim tenimde ama aldırmadım.

Belki Jennie sayesinde 'annem beni bugün hangi ortağının oğluyla tanıştıracak?' Diye düşünmeyi bırakırdım ve annemde beni bırakırdı.

"Soyaa beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" Taehyung tam yanımızdaydı ve annemin kastettiği arkadaş kesinlikle Jennie değildi.

"Bu Jennie, Jennie annem" diyerek ikisini birbirine takdim ettim ve Taehyung'u bu olaya bulaştırmadım. Annemde üstelemedi zaten ve bizi bırakarak babamın yanına ilerledi.

"Annen çok sert bir kadına benziyor" diyerek şaşkın bir bicimde konuştu Jennie."Oysaki sen çok sevimlisin"

"Buna emin misin? Bence tam annesinin kızı" demesiyle ikimizin başıda Taehyung'a döndü. Tamam biraz suratsızdım ama annem gibi sert bir kadın değildim.

"Oh Soyaa" bir anda ortama giren ve beni yanağımdan öpen Yoongi bir anda affalamam sebep olsada geri çekildim.

"Seni burda görmek beni çok memnun etti güzelim" Yoongi annemin beni tanıştırdıgı ünlü bir iş adamının oğluydu, birazcık yavşaktı. O gece yanımdan ayrılana kadar tanrıya ne dualar etmiştim.

"Sana da merhaba Yoongi" diyerek bir iki adım geriledim, şu an tam olarak Taehyung'un yanındaydım. Kafamı çevirip baktığımda güzel yüzü bana dönüktü ve ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.

Yoongi, Jennie ile tanışıyordu, yüzündeki samimiyetsiz gülümseme sinirlerimi bozmaya yetmişti. Ortamda çalan şarkı ile insanlar dansa kalkarken ben tekrardan gözümü Taehyung'a cevirdim. Topuklu giymeme rağmen omuzunu hemen oraya geliyordum.

Çiftler tek tek dansa kalkarken annemin Sehun  ile yanınıza geldiğini fark ettim ve hızla Taehyung'a döndüm.

"Benimle dans etsene" cümlem üzerine ilkte afallasada gülmeye başladı.

"Gülme ya hadi" diyerek elini tuttum ve onu dans alanına çektim. Ellerimi omuzlarına yerleştirdiğimde annem benim Taehyung ile dansa kalktığımı gördü ve kaşları çatıldı, bunu inadına yaptığımı biliyordu.

Bir anda belimde hissettiğim eller ile irkildim, bakışlarımı annemden çekerek Taehyung'a doğrulttum.

"Neden beni dansa kaldırdığını sorabilir miyim? Hemde zorla" derin bir nefes verdim.

"Sormasan olmaz mı? Uzun ve ben şu an konuşmak istemiyorum"

"Pekala, öyle olsun" ısrar etmediği için mutluydum. Bakışlarımı eğdim, bana doğru gelen vanilyamsı kokusu çok hoştu, Taehyung tamamiyle hoş bir çoçuktu.

Ama bunun benim için bir önemi yoktu. Ve olmamalıydıda.

 Ve olmamalıydıda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Black Knight|vsoo✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin