"Iloveuuuuuuuuu" kafama terlik yediğimde doğrularak Jenniye baktım ve göz devirerek yatağa geri uzanıp şarkının sesini açtım, moralim bozukken yapmayı en sevdiğim şey 2ne1 şarkılarını yükse seste dinlerken bağırarak eşlik etmekti.
"Kulaklarıma sıçtın jisoo!" Hünerle odadan çıkan ve ramenlere bakmaya giden Jennie'ye bir şey demedim, zaten neden burda olduğunu bile bilmiyordum.
"Benim sesim çok güzel bir kere, kıskanma Jen" diyerek yerimden doğruldum ve büyük olduğu için şapkası gözlerimi kapatan kapüşonlunun şapkasını gözlerimi açacak kadar geri çektim ve mutfağa ilerleyerek zıplayıp tezgahın kenarına oturdum ve hala ramenleri tabaklara koyan Jennie'ye baktım.
"Neden burdasın? Her şeyi bildiğini biliyorum Jennie, Tae ile olanları ve ondan kaçışımı biliyorsun, bunu farkındayım ama neden burdasın gerçekten bilmiyorum, anlamıyorum." Diyerek gözlerimi ona diktim, elindekileri bırakıp bana döndü ve belini arkasında kalan tezgaha yasladı.
"Çünkü ben senin arkadaşınım, Jisoo ben salak değilim birkaç zamandır Taehyung'a olan hislerinin farkındayım ve neden böyle bir şey yaptığını merak ediyorum." Derin bir nefes verdim, bir zamanlar Taehyung'un kız karseşinin katili olarak yargılandım diyemezdim.
"Jennie hiç fark ettin mi bilmiyorum ama masallarda hep prens ve prenses anlatılır çünkü onların hikayeleri hep mutlu biter ve insanlar mutlu sonları sever, sen hiç cadı ve şövalyenin hikayesine denk geldin mi?" Cevap vermediğinde devam ettim "ben denk geldim, cadı ve şövalye birbirini seviyordur ama onların masalı asla mutlu sonla bitmez, çünkü cadı kötüdür, yaptığı veya üzerine atılan suçlar onun hatasıdır ve hatalarının suçlarını ödemek zorundadır, şövalye ona suçunu ödetmek zorundadır. Ne kadar birbirlerini sevseler bile bunun bir anlamı yoktur. Cadı ve şövalye asla mutlu olamaz. İşte bu yüzden masal kitapları her zaman prens ve prensesi anlatır, çünkü cadı ve şövalyenin olduğu hiç bir masal mutlu bitmez. Ben bir cadıyım, üzerime atılan suç benim hatam ve cezasını ödetmemesi için Taehyung'tan kaçıyorum." Jennie dediklerimi anlamlandırmaya çalışırken mutfaktan çıktım, odama doğru ilerledim.
Şarkı değişmişti kendimi yatağa geri atıp telefonu elime aldım ve sevdiğim playlistten bir şarkı açarak ordaki şarkıların sırayla çalmasını bekledim. İki şarkı sonra Jennie sesizce evden çıkmıştı ama kapı sesini duymuştum. Sayamadığım bir ton şarkı ard arda çalarken güneş saklanıyor ay parlaklıkla gökyüzüne yükseliyordu. Bense sadece yatağın üzerinde sırt üzeri yatıyor ve yan tarafımdaki camdan gökyüzüne bakıyor ve düşünüyordum. Seviyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. Aslında finaller bitmişti ve üniversitenin tatil vermesine bir kaç gün kalmıştı, yurt dışında gidebilirdim böylece Taehyung beni görmezdi ve eğer öğrenirse bana nefret dolu olan bakışlarını görmezdim. Görürsem, kaldırmazdım, onun benden nefret etmezsini kaldıramazdım.
Kapı çaldı, tınlamadım. Bir daha çaldı, kalkmadım. Bir daha çaldı ama bu sefer Suho'nun ismimi seslendiğini duymuştum.
"Beni duyduğunu biliyorum, müzik sesi yüksek olsa bile beni duyuyorsun biliyorum aç şu kapıyı!" Acaba benim dünyadaki sınavım bu muydu? Tanrım eğer öyleyse cidden en yakın zamanda gerçek manada katil olabilme potansiyeline sahiptim. Irene bitmiş Suho başlamıştı, kurtulamıyordum. Herhalde Suho'dan sonradan Baekhyun falanda var mıydı acaba?
Saçma sapan düşüncelerimi def ederek yerimden kalktım ve kapıyı açarak boş gözlerimi Suho'ya diktim o ise yüzünde bir gülümseme ile bana bakıyordu. "Beni içeri davet edecek misin?" Diye sorduğunda ne kadar yüzsüz bir piç olduğunu bir kere saha fark ettim. Ondan hoşlanacak kadar aptaldım bir zamanlar.
"Kırk dokuz yerinden bıçaklamış bir şekilde çöpte bulunmak istiyorsan gir." Dediğimde sesli bir şekilde güldü "sen ve adam öldürmek he? Komikti Jisoo!"
Bu sefer ben güldüm "niye lisede hepiniz demedi mi Jisoo, Kim Yerimi oraya mesajla çağırıp sonrada üstüne sürüp onu ölürdü diye? O zaman öldürmüşüm ya şimdi niye öldüremeyeyim?"
"Sen baya o kızı öldürdüğünü kabullenmişsin" dediğinde boğazına yapışmamak için kendimi sıkıyordum. " O kızı benim öldürmediğimi, o mesajı gönderip kızı sizin çağırdığınızı ve arabayı benim değilde Baekhyun'un kullandığını hepimiz çok iyi biliyoruz Suho ama ne fark eder di mi? Kim Yerim'i sevmiyordunuz, benide bir maşa olarak gördünüz. Onu öldürdünüz ve beni katil olarak gösterdiniz ve işten zararsız bir şekilde kurtuldunuz. Süper plan ama yani ben böyle güzel plan yapan başka piç kuruları görmedim" Suho güçlü bir kahkaha patlattı.
"Kim Yerim'in , Taehyung'ın kardeşi olduğunu öğrenmişsin" dediğinde siniri kat sayım artık son seviyeydi, babama beni zorla gönderdiği dövüş dersleri için teşekkür etmeyi aklımın bir köşesine not ederken Suho'nun yüzüne bir yumruk geçirdim, gözünü tutarak bir kaç adım geriledi. "Ulan tuh hastası ne yapıyorsun?" Diye bağırdı.
"Siktir git Suho! Sen ve arkadaşların hayatımdan siktir olup gidin!" Kapıyı hızla kapatarak önüne çöktüm, gözlerim dolu doluydu. Odamdaki bilgisayarda calan 'colder' şarkısının coverını duyuyordum. Kapı çaldığında sinirle kalktım ve kapıyı açıp bağırdım.
"Ne var p-" durdum, çünkü karşımda Suho yoktu, kıpkırmızı gözleriyle Taehyung vardı, ağlıyordu. Birbirimize bakarken yaklaştı ve bana sarıldı. O bana sarıldığında tutamadım kendimi ve bende kollarımı ona sardım, ikimizde ağlıyorduk ve muhtemelen farklı sebeplerden ama yinde birbirimize sarılırken, kalplerimiz yan yana atarken birbirimize iyi geliyorduk.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Knight|vsoo✓
FanfictionÇünkü benim hikayemin bir prense değil cesur bir şövalyeye ihtiyacı vardı. Kim Jisoo & Kim Taehyung Senin için @readeena ♥️ [22.05.2019-18.10.2019] ©️2019 | miazabel