Bir süre sonra Taehyung pes etti. Jungkook onunla en fazla üç beş kelime konuşuyor, onun haricinde görmezden geliyordu.. ve Taehyung'un umudunu tamamen kıran şey birkaç gün sonra yaşandı. Jungkook üst sınıflardan biz kızla çıkıyordu. Ne bekliyordu ki? Kendisiyle arkadaş dahi olmak istemeyen birisini âşık edebileceğini mi? Jungkook düzdü ve kibirliydi. Taehyung onun yüzünden ondan nefret etti.
Ama ilerleyen zamanlarda ironik bir şekilde ona mektuplar yazarken buldu kendisini. Mektupları ona asla göndermeyecekti ama içindekileri dökmek zorundaydı, yoksa patlayacaktı. Yazdı yazdı ve yazdı. Odasında, yatağının altındaki kutuda bir sürü mektup birikti. Durmadı. Artık okuldayken de yazıyordu.
Bir gün bahçede Jungkook ve kız arkadaşını el ele tutuşurken gördü. Canının yandığını hissetti. Tek çaresi, yine o aptal mektuplardı. Yazdı, ne kadar çok kalbinin kırıldığını. Onu ancak uzaktan seyredebilmenin kendisini nasıl üzdüğünü.. ve onu bir başkasıyla görmenin kendisini nasıl kahrettiğini. Her şeyi yazdı.
Sinirlendi. Sinirlenince gözleri dolardı.. ve bu özelliği farkında olmadan onun sonunu hazırladı.
Sınıfın meraklı öğrencisi Seolhyun ona neden ağlamak üzereymiş gibi göründüğünü sordu. Taehyung onu geçiştirse de kız diretti. "Aşk acısı değil mi?" Ve aniden Taehyung'un önünden kağıdı aldı.
Zavallı çocuk kızın elindeki mektubuna bakarken sinirle karışık bir ses tonuyla "Onu bana ver hemen." dedi. Kızın bakışları ifadesizliğini sürdürürken Taehyung gittikçe daha çok sinirleniyordu. "Ver şunu bana!" Kıza doğru birkaç adım attı ama faydasızdı. Hatta ters bile tepmişti.
"Vermezsem ne olur? Üzerime mi yürüyeceksin?"
Kızın yüzünü bir gülüş kaplarken Taehyung ondan tiksindiğini hissetti. O asla böyle bir erkek olmamıştı ve kadınların üstünde böyle egemenlik kuran erkeklerden de nefret ederdi. Gittikçe çaresiz hissederken Seolhyun kağıdı birkaç kez Taehyung'a yaklaştırıp uzaklaştırdı ve kendi kendine eğlendi. Bir süre sonra canı bu oyundan sıkılmış olacak ki yaklaştırmayı kesti ve bakışlarını mektuba çevirdi. "Seni bu kadar sinirlendiren şey ne merak ediyorum doğrusu." dedi ve okumaya başladı. Taehyung'un tek yapabildiği bu sırada onun yüzündeki ifade değişimini seyretmekti. Yumruklarını sıktı.
Seolhyun'un gülen yüzü önce şaşkınca bir ifade aldı, sonra bu ifade tiksintiye dönüştü. En sonunda okumayı bitirdiğinde de gülmeye başladı.
"Ne? Jungkook ve ...hahaha... sen mi? Hahahaha! Ha-Hani yakışıklı bir şey olsan neyse ama... Bu tipinle okuldaki en yakışıklı çocuklardan birine... Hem de senin gibi hasta olmayanına mı yazıyorsun?" Karnını tutarak gülmeye devam etti.
"Ben. Hasta. Değilim!" Taehyung sonunda içindekileri tutamadığından yüksek sesle bağırdı. Seolhyun'un gülmesinden faydalanarak mektubunu ondan aldı. "Bu ikimizin arasında kalacak. Duydun m-" Cümlesi sınıfa giren kişilerle yarım kaldı.
Jungkook ve sevgilisi Hana.
"Neden aptal sarışın kızlar gibi güldüğünü öğrenebilir miyim?" Jungkook küçümseyici bir ifadeyle sordu. Bu sırada sevgilisi ona iyice yanaşmıştı.
Seolhyun gülmeyi bırakıp cevap verdi. "Dalga geçmen gereken kişi ben değilim." Bu cümleyi söylerken bakışlarıyla Taehyung'u gösteriyordu. "Taehyung pis bir gaymiş.. Üstelik, Jungkook'tan hoşlanıyormuş. Şu mektubu bir okuyun! Bizim okulda böyle pis varlıkların olduğunu bilmezdim."
Jungkook'un yüzünü şaşkınca bir ifade kaplarken Hana Taehyung'a doğru ilerledi ve onun boşluğundan yararlanarak mektubu elinden aldı. Taehyung için her şey durmuş gibiydi. Kısa bir an için Jungkook'a baktı ve gözleri buluştu. O günkü gibi dik dik bakıyordu. Ayrıca kafası karışık gibiydi. Sonra kaşlarını çattığında Taehyung bakışlarını kaçırdı.
Hana okumayı bitirdiğinde Taehyung'a iğrenç bir şeymiş gibi baktı. "Şu pisliğe de bak. Neler yazmış! Bir kız olmaman yazık olmuş doğrusu. Cinsiyetini değiştirmeyi düşünür müsün? Ha? Travesti seni!" Taehyung ağlamamak için dişlerini sıkarken Hana onu iğneleyici bakışlarıyla süzüyordu. Jungkook ise hâlâ olduğu yerde, aynı şaşkın ya da kızgın ifadeyle bakıyordu.
Taehyung bağırmak, bir erkek olduğunu ve erkeklerden hoşlandığını söylemek istiyordu. Travesti olmadığını, olsaydı bile travesti olmanın bir hakaret olmadığını, cinsiyetini de değiştirmeyeceğini söylemek istiyordu. Neden farklı yönelime ve kimliğe sahip insanlardan bu kadar nefret ettiklerini sormak, onlara hasta veya sapık olmadığını anlatabilmeyi diledi. Ama hiçbir istediğini yapamadı. Sadece sinirden yumruklarını sıktı.
Hana mektubu yırttı ve o an Jungkook ilk kez bir hamle yaptı. Yere eğilip mektup parçalarını topladı. Taehyung bir an için kendisine yardım edeceğini bile düşünmüştü. Ama hayır, Jungkook doğrulduğunda aşağılayıcı bakışlarla Taehyung'a bakıyordu. "Sınıfımın bu pis kağıt parçalarıyla kirlenmesini istemiyorum. Götürüp yakacağım. Kim Taehyung, sen iğrençsin."
Kağıt parçalarını pantolonunun cebine koydu ve bir şey olmamış gibi yerine oturdu. Oysa Taehyung'u acıları ve henüz serbest bırakamadığı göz yaşlarıyla baş başa bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can't think straight
Fanfiction[ kim taehyung x jeon jungkook ] #1 taekook © 2020 | jigeumun