Bölüm 36 ' Zarar
(Medya: NF - Can You Hold Me?)Final kapıya dayandı, her şey olması gerektiği gibi. Mutluyum. Tüm güzel yorumlarınız için teşekkürler demekten başka yapabileceğim bir şey yok. İyi ki varsınız.
#########
Yapıştığımı düşündüğüm zeminden zorlukla kalkarak arka çıkışa ilerledim. Bacaklarım bedenimi taşımakta inat ederken yürüdüğüm koridor gözüme büyümüştü. Arkamda bıraktığım Namjoon'un, beni görme ihtimali bile adımlarımı hızlandırmamı sağlamıyordu. Önceliğim düşmeden buradan çıkabilmekti.
Birkaç dakika içinde arka bahçeye çıktığımda boş olduğunu gördüğüm ilk banka doğru ilerledim. Ders saati içinde olduğumuzdan etrafta kimse görünmüyordu. Banktan destek alarak oturduğumda yanaklarımda hâlâ varlığını hissettiğim ıslaklıkları silerek arkama yaslandım. Bakışlarım uzaklarda takılı kalırken gördüğüm mavi bir gökyüzü değil Namjoon'un silüetiydi. Söylediği her bir kelime ise hâlâ ilk duyduğum andaki kadar canlıydı.
"Bu yıl infaz gerçekleştirmeyeceğim hakkında güvence vermiştiniz."
"Bunu ona yapamam efendim. Lüt-"
Videoyu Min Ho hyunga göndermiş olsam da içim hiç rahat değildi. Baskın zamanının yaklaştığını biliyordum. Min Ho hyung günlerdir hiç uyumadan bunun için çalışıyordu. Tahmini Namjoon'un da aralarında bulunduğu ekibin bu hafta içinde buluşacağı üzerineydi. Her yıl sekiz cinayetin işlendiği o kanlı buluşma. Bu yüzden Namjoon'u görür görmez peşine takılmıştım. Tarih gitgide yaklaşırken en ufak bir açığını yakalamak üstünlüğü bizim tarafımıza geçirecekti.
Ama o merdivenlerden inerken düşündüğüm son şey bile o sekiz cinayetin içinde sevgilimin de bulunacağını duymak değildi. İnfaz demişti. Jungkook ve o kelimeyi yanyana telaffuz etmişti. Buluşmanın olacağı hafta bunu gerçekten de söylemişti.
Telefonum dakikalardır Min Ho hyung tarafından defalarca aranmıştı ama açabilecek kadar iyi hissetmiyordum. Göndermiştim işte. Orada izlediği neyse oydu. Ben de fazlasını bilmiyordum. O telefonun karşısında konuşan şerefsiz her kimse hedef olarak sevgilimi seçmişti.
Önümde birleştirdiğim ellerimi birbirinden ayırarak saçlarıma götürdüğümde sertçe çekiştirdim. Onu öldüreceğini söylemiş olan bir adam vardı ortada. Gölgesi gibi yanından ayrılmayan.
Nasıl uzak tutabilirdim Jungkook'u onun yanından?
Aniden hissettiğim korkuyla ayaklandığımda koşmaya başladım. Namjoon okuldaydı ve Jungkook'u yalnız bırakmıştım. Göğsüm hızla inip kalkerken tüm gücümle koşuyordum.
Bir gölge ancak kendisinden daha baskın bir gölgeyle ortadan kaldırılabilirdi.
Jungkook'un yeni gölgesi ise ben olacaktım.
Sertçe sınıfın kapısından içeri girdiğimde arka sıralarda oturanların bir kısmı dönüp bakmış ardından tekrar önlerine dönmüşlerdi. Telaşla etrafa bakındığımda kahve saçları önlerden bile göz kamaştırıyordu. Vakit kaybetmeden ilerlediğimde yanına oturuna kadar beni fark etmemişti.
"Jimin?" dedi şaşkınlıkla. Sınıfa göz atıp yeniden baktığında devam etti, "Okul içinde yan yana görünmeyecektik?" diyerek fısıldadığında biraz daha yaklaştım.
"Vazgeçtim. Senden ayrı olmak istemiyorum." Bir kaşı yukarı kalktığında bu ani karar değişikliğime anlam veremediğini görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHY ' Regret // jikook
Fanfiction"Aşk, intikam için kıvranırken dahi ondan vazgeçememek miydi? " Üniversite öğrencisi Park Jimin, uysal karakteri ve parlak zekası ile gitgide popülerleşirken kendisini hiç beklemediği bir anda, acımasız bir ihanetin ortasında bulur. Artık yapması g...