Bölüm 29 ❜ ɢɪᴠᴇ ᴜᴘ

1.8K 182 59
                                    

Bölüm 29 ' Vazgeçmek
(Medya: Kim Seok Jin - Epiphany)
*medyayı bittikçe başa sarmanızı öneririm, çok uzun bir bölüm değil zaten*

#########

Jimin hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan ve yine hiç beklemediği bir ilgiyi üzerine toplamasına sebep olan adama gergince bakıyordu.

Sırf konuşabilmek için okul dışına çıkmalarını hâlâ saçma ve bir o kadar da saçma bulmuştu. 'Gerçekten gerek var mıydı bu kadarına?' diye düşünmeden edemedi.

Fakülte binasından birkaç yüz metre ilerideki kafeye giriş yaptıklarında Jimin, dışarının aksine oldukça sıcak ve nemli olan hava karşısında rahatladığını hissetmişti. Üşümekten hiç hoşlanmazdı.

"Gel şöyle oturalım."

Kang Joon içerisi çok dolu olmasına rağmen iki kişilik bir masa bulmayı başararak Jimin'i yönlendirmişti. Jimin kibarca gülümsedikten sonra masaya yerleşti ve ilk iş olarak artık ısıtmaktan ziyade onu boğmaya başlayan atışında kurtuldu. Şimdi daha iyi hissediyordu.

"Ne içersin? Ya da açsan yemekte yiyebiliriz ne dersin?"

Jimin göz ucuyla süzdüğü Kang Joon hakkında ne düşünmesi gerektiğini bilemiyordu. Oysaki hâl ve hareketleri rol yaptığını belli edecek kadar eğreti durmuyordu.

"Aç değilim. Su istiyorum sadece."

Jimin çok uzun kalmak istemiyordu. Aklı hala Jungkook'taydı. Kim bilir hakkında ne düşünmüştü Jimin'in. Onu, ayrılalı bir hafta bile olmadan okulun popüler -görünüşe göre- öğrencisi ile yanyana görmüştü. İçten içe ayrıldığı için kendine hak vermiş bile olabilirdi.

Jimin, zihnine izni olmadan dolmaya başlayan bu düşünceler ile kendini ihanet ediyor gibi hissediyordu. Bu masada onunla oturuyor olması sahiden de kendisini suçlu yapar mıydı?

Kang Joon garsona bir su ve bir filtre kahve siparişi verdikten sonra aklı hiçbir şekilde bulunduklarını anda olmayan Jimin'i izledi. Onu zor bir duruma düşürdüğünü farkındaydı ama elinden de bir şey gelmezdi. İki kere sadece dikkat çekme amacı ile öksürdüğünde istediği gibi Jimin onunla göz teması kurdu.

"Konuşmak için geldiğimizi sanıyordum ama çok sessizsin."

Jimin, masaya gelen suyundan bir yudum aldıktan sonra artık onu terlettiğini düşündüğü montunu da çıkarıp sandalyesine asmıştı.

"Seni dinliyorum Joon. Yoksa hyung mu demeliyim? Duyduğuma göre adın ile seslenilmesinden hiç hoşlanmıyormuşsun." Jimin iğneleyici bir tonda konuştuğunda Joon tekrar güldü. Gülmenin bu kadar yakıştığı bir insan nasıl olurda üç yıl boyunca gülümsememiş olabilirdi? Jimin buna bir türlü anlam veremiyordu.

"Senin gözünde şu an nasıl bir profil çizdim biliyorum ama amacım bu değildi. "

Tek kaşını havaya kaldırdı Jimin, hâlâ istediği açıklamayı duymuş değildi.

"Neydi o zaman? Canın sıkıldı ve 'Hadi herkesi Jimin'in başına sarayım da biraz eğlence çıksın," mıydı?"

Kang Joon hızla başını sağa sola salladı. Tabii ki de böyle bir amacı ya da isteği olmamıştı. O da etrafına ördüğü duvarların ne kadar yüksek olduğunu bugün görmüştü.

"Hayır Jimin. Nasıl inanmanı sağlayabilirim bilmiyorum ama amacım sana rahatsızlık vermek değildi." Kang Joon yerinde kıpırdandıktan sonra kahvesinden bir yudum aldı.

WHY ' Regret // jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin