29.05.2018

98 10 2
                                    

İyileşmek mi?
Ama ben hasta değilim ki, kırık döküğüm.
İkisi aynı şey değil, anlıyor musun?
-Frida Kahlo


Dolu Kadehi Ters Tut/ Yapma N'olursun



Gözlerimin yanmasını umursamayarak ağlamaya devam ettim. Ahlat'tan ayrıldıktan sonra dediklerini atlatmam uzun bir zaman almıştı. Gerçi hâlâ atlatamamıştım. Aradan bir hafta geçmişti. Yanına gitmemiştim bir daha. Telefonumu kapamıştım. Ne fotoğrafına bakmıştım bir daha ne de sesini duymak için çabalamıştım.

Canım çok acıyordu.

Özlemiştim ama yine de canımın acısı daha ağır basıyordu. Kalbi başkası için atanı sevme, demişti. Nasıl sevmeyebilirdim ki? Yüreğim onun için yanarken nasıl sevmeyi bırakabilirdim? Nasıl unutabilirdim?

O günden sonra hep aklımda aynı şarkı çalmıştı. İstemsizce dudaklarım sözlerini kendisine hapsetmiş durmadan aynı şeyleri tekrar etmişti.

Duramadım. Yine söylemeye başladım.

Yapma n'olursun, bırak o yerimi doldursun
Bana ihtiyacın olursa, sarıl ona elbet unutursun
Yapma n'olursun, bırak o yerimi doldursun
Bana ihtiyacın olursa, sarıl ona elbet unutursun

Tam olarak bizi anlatıyordu. Gözyaşlarım çizgiler hâlinde yanaklarımdan inerken söylemeye devam ettim. O sırada bana eşlik eden bir sesle irkilerek etrafa baktım.

Ahlat gelmişti.

İsmi dudaklarımdan çıkmak için can atarken kendimi sıkarak dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Seni sonunda buldum kirazım. " dedi o âşık olduğum sesi ile.

Yutkundum.

"Niye beni arıyorsun ki? " diye sordum alayla.

Kaşlarını çattı.

"O günden sonra bir daha hiç yanıma gelmedin. Sen hep gelirdin. " dediğinde canım daha çok acıdı.

Ben hep gelirdim.

"Ne zaman kötü hissetsem kendimi yanımda sen oluyorsun ve az bir zaman bile olsa kendimi iyi hissetmeme sebep oluyorsun. Acımı paylaşıyorsun. " dedi.

Bir şey demediğimi fark ettiğinde yine söze başladı.

"Ben de senin yanında olmak istiyorum kirazım. Acını paylaşmak seni mutlu etmek istiyorum. " dedi kendinden emin bir şekilde.

O da tıpkı benim gibi çimenlere oturdu.

"Onu çok seviyorsun değil mi? " diye sordu sıkıntıyla.

Yutkunamadım.

"Keşke canın bu kadar yanmasa. " diye fısıldadı bana yaklaşırken.

Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı bile. Yüzü yüzüme çok yakındı. Sanki bir an dengemi kaybetsem dudaklarım rotasını bulabilecek kadar yakındı.

Esen rüzgar saçlarımı dağıtıyordu ve bir kısmı alnıma dökülmüştü.

Titreyen eli ile saçlarımı kavrayıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Yutkunmaya çalıştım.

"Ne güzel bir sesin var. Daha önce hiç bundan bahsetmemiştin. " dedi konuyu başka bir yere çekerek.

Ne zaman sana kendimden bahsettim ki?

Hâlâ bir şey demiyor oluşum yüzünden tedirgindi.

"Eğer istersen bana onu göster. Senin için konuşabilirim. Belki belki bir şe- " önerisinin saçmalığına kahlahalarla gülmek istedim ama onun yerine hızla sözünü kestim.

"İstemem! "

Duraksadı.

Bu ani ve soğuk davranışıma anlam yüklemeye çalışıyor gibiydi.

"Sen git, ben daha buralardayım. " dedim sesimi normal tutmaya çalışarak.

Gözlerini yumdu.

"Gidemem. " dedi kararlı bir sesle.

Gözlerimde yeni kurumuş yaşların yapışkanlığı ve kalbimdeki yanan ateşle zorlanarak ayağa kalktım.

"Ben giderim. " dedim kırgınca.

Ardımda şaşkın bakışları kalmıştı. Ona kıyamasam da yanımda olmasını istemiyordum. Büyük ihtimalle pişman olacaktım ama şu an bunu düşünecek hâlde değildim.

Bu eğer bir film olsaydı tam şu anda beni kolumdan tutup durması gerekiyordu.

Kolumdan tutup beni kendisine çekmesini ister miydim diye bir soru belirdi o anda aklımda.

Daha cevap veremeden bedenime sarılan eller ile adımlarım ilerlemeyi beynim çalışmayı bıraktı.

"Gidemezsin. Seni bırakmam. " dedi kollarını bedenime sıkı sıkı sarmışken.

Sahiden bırakmaz mıydın Ahlat?

Hıçkırıklar bir bir firar etmeye başladı dudaklarımdan bir elini saçlarıma getirdi ve ben sakinleşene kadar saçlarımla oynadı. Yüzüm göğsüne dayalıydı. İşte bu yüzden onun kokusu hep burnumda kaldı.

23.03.2019  (TEXTING)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin