XXIV.

66 5 1
                                    

Hiçbir şey yolunda gitmezken sen nasıl gittin?



Çağan'dan

Yorgun gözlerimi birkaç kez kırpıp bulanık görüntünün gitmesini bekledim. Çağıl'ı düşünmekten ne uyuyabilmiş ne de ağlamadan durabilmiştim. Parmaklarımla sıkı sıkı tuttuğum sigarayı son bir kez ağzıma götürdüm.

Bir şeyi sıkı sıkıya tutma huyu Çağıl bu şehri terk ettiğinde bana musallat olmuştu. Çağıl'ı tutamamıştım ya diğer tüm şeyler benden bu şekilde hıncını alıyordu. Kayıp gitmesin beni bırakmasın diye sıkı sıkı tutuyordum her şeyi.

Nemli gözlerimi silme ihtiyacı duymadan gecenin karanlığında etrafı seyrettim. Kuşların usul usul cıvıldaması vardı gecede. Bahçedeydim. Çimenler insanın ayağını okşuyordu. Ne hoş bir geceydi kimine göre oysa benim için kederliydi.

Yanıma ilişen bedenle boğazıma bir yumru oturdu.

Kokusundan tanımıştım. Hortlak görmüş gibi korkarak başımı çevirdim. Tıpkı benim gibiydi. Yorgundu, gözleri kanlıydı. Zayıflamıştı.

Bir şey diyemeden birbirimize baktık uzun bir süre. Ağlamamak için çenesini sıkıyordu. Uzun saçlarını çenesinde kestirmişti. Üzerinde bir elbise vardı. Dans ediyordu adeta.

''Çağan. '' dedi mırıldanarak.

Tutamadım kendimi sarsılarak ağlamaya başladım. Hazır değildim daha. Yokluğuna bile daha yeni yeni alışıyorken onu karşımda görmeye hiç hazır değildim hem de. Sesi öyle yorgundu ki onu yoran her şeye savaş açmak istedim.

Bacaklarımda derman kalmamıştı. Sertçe bıraktım kendimi yere. Bağıra bağıra ağlamaya başladım. O da katıldı bana. Uzun bir süre ağladık karşılıklı. Onu o kadar çok özlemiştim ki. İnsan kardeşini özlemez miydi?

''Neredeydin? '' diye sordum zorla.

Gözlerini kaçırdı yavaşça

''Aslında senden hiç gidemedim. '' diye itiraf ettiğinde şaşkınlıkla ona baktım.

''Karşına çıkamadım hiçbir zaman. Ben olmazsam her şey daha iyi olacak sandım. Beni unutup mutlu olursunuz sandım. Kendimi kandırdım. Onca yıl bir hiç uğruna ayaktaymışım. Özür dilerim. Gittiğim için sana veda bile etmediğim için çok özür dilerim. '' dedi hıçkırıkları arasından.

Ona kırgın değildim.

Onu ölmeden önce görebildiğim için şanslıydım aslında. Kollarımı hızla çelimsiz bedenine sardım. Sanki o bana sarılınca tamamlandı yeryüzü. Sanki o bana sarılınca tamamlandı yıldızlar. Sanki o bana sarılınca hayat bulduk.

Özlemle kokusunu doldurdum burnuma. Hayal olmasından korkuyordum. Daha önce bu sahneyi kaç defa yaşamıştım kim bilir? Kaç defa uyandığımda yanımda yok diye kriz geçirmiştim?

''Seni çok özledim. ''

''Seni çok özledim. ''

Aynı şeyi söylediğimizde tekrar gözyaşlarım akmaya başladı. Biz ikizdik, tek olamazdık ki...

Onu sıkı sıkı sardım ve saatlerce bırakmadım. Lütfen bu bana zihnimin bir oyunu olmasın diye defalarca kez yalvardım. 

23.03.2019  (TEXTING)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin