XXII.

69 5 2
                                    

Her kadın saçma sapan bir adam sevmeden olgunlaşmaz. Muhakkak en güzel duygularını, en ruhsuz adamlar öldürür.
Frida Kahlo


Çağıl'dan

Gözlerimi tavana dikip hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Ama olmuyordu. Zihnim sürekli Ahlat ile meşguldü. Fakat şimdi zihin girdabımda bir kişi daha vardı: Çağan. Benim ikizim. Yıllardır görmemiştim onu. Sahi onu nasıl bırakabilmiştim? Hani ikizler birbirlerinin hissettiklerini hissederlerdi? Benim nerede olduğunu hissedememiş miydi?

Gözyaşlarım usulca süzülmeye başlamıştı şakaklarımdan. Çağan'ı çok özlemiştim. Onu o kadar çok özlemiştim ki...

Telefonumun sesi odayı doldurduğunda kaşlarımı çattım. Yerimde doğrulmadan el yordamıyla telefonumu kavradım. Arayan Ahlat'tı. Kalbime dolan ağırlık ve anın verdiği heyecan içerisinde mekik dokurken telefonu açtım.

Bir şey demesini bekledim uzunca. Ama hiçbir şey demedi. Cızırtılı bir sesten başka hiçbir şey yoktu. Telefonu kapatacağım sırada boğukça konuştu.

''Çağıl. ''

Sesini duyduğum gibi ağlamam şiddetlendi. Hıçkırmamak için yastığı ağzıma bastırarak birkaç bir şey daha söylemesini istedim.

''Sen ağlıyor musun? '' diye sordu şaşırarak.

Görmeyeceğini bile bile başımı salladım. Yastığı çekip bir mendil parçası aldım ve ağzımın üstüne koydum.

''Evet. '' dedim kısık sesle.

''Neden? '' dedi aynı benim gibi.

Duraksadım.

Sahi tam olarak neye ağlıyordum?

Ağlayacak o kadar çok şeyim vardı ki.

''Bilmiyorum. '' dedim çatallaşan sesimle.

''Sesin çok boğuk geliyor. '' dedi neler olduğunu öğrenmek ister gibi.

''Sesini duysam tanıyacağım demek ki? '' diye sordu ama soruyu bana değil kendisine soruyordu.

''Bilmem ki. Unutmuş da olabilirsin. Çok oldu. '' dedim hızla.

İkimiz de sustuk bir süre.

''Neden mesajları sildiniz? '' diye sorduğunda kaşlarımı çattım.

''Hangi mesajları? '' dedim safça.

''Ben hastanedeyken Çağan ile konuşmuşsun. O mesajları işte. İkiniz de silmişsiniz. '' dediğinde yutkundum.

''Saçmalamıştım o yüzden. '' dediğimde bir süre daha cevap vermedi.

''O da aynısını söyledi. '' dedi uzun bir süre sonra.

Cevabını bilsem de sordum.

''Kim? ''

Derin bir iç çekti.

''Çağan. ''

Tabii aynısını söyleyecekti. O benim ikizimdi. O hissederdi.

''Çağıl bir şey diyeceğim. Seni arama sebebim olanı diyeceğim. '' dedi sesi titremişti.

''Evet? '' dedim ne duyacağımdan korkarak.

''Eğer sen O'ysan lütfen gel. Yanıma gel. Yemin ederim çok pişmanım. Sana çok ihtiyacım var. Gel. '' dedi.

Ağlıyordu.

Onu çok iyi tanıyordum, ağlıyordu.

''Kimsem? '' diye sordum yine de sanki ağlaması sorun değilmiş gibi.

''Kirazımsan. Benim kirazımsan. '' dedi zorlukla kesik kesik.

Yutkunamadım.

''Ahlat. '' diye mırıldandım sarhoş gibi.

Heyecanlandı.

Yemin ederim heyecanlandı.

Hissetmiştim.

''Efendim? ''

''Senin kirazın ölmedi mi? '' diye sordum sakince.

Nefesleri kesildi. Dili tutuldu. Bir şey diyemedi.

''Sensin! '' diye bağırdı.

Ağlamam şiddetlendi.

Yüksek sesli bir küfür savurdu. Bir sürü şeyin yere düşme sesi geliyordu. Telefonu kapatmak istedim ama yapamadım. Deliye dönmüştü.

''Kirazım sensin! Gel ne olur gel. Yalvarırım gel. ''

Bağırışları ağlayışlarına karışıyordu. Konuşamadım bir süre. Kendimi niye ifşa etmiştim bilmiyordum. Ona mesaj atmamdaki amacım sadece nasıl olduğunu merak etmemdi. Karşısına çıkmak değildi ki.

Kendini kaybetmiş gibiydi. Hep aynı cümleleri tekrarlıyordu. Çağan'ın sesini duydum.

''Kendine gel Ahlat. '' diyordu sertçe.

Çağan'ı çok özlemiştim.

''Çağan o, o burada Çağan. Bak sesini duy. Bu o. Kirazım o. Bak Çağan. Ölmemiş. Yaşıyor. YAŞIYOR! ''

Bunu yapmak çok zordu ama dayanamadım. Telefonu kapattım. Tüm sesler bir anda kesildi. Nefesimi kesen hıçkırıklardan başka geriye hiçbir şey kalmadı. Yok oluyordum. 




23.03.2019  (TEXTING)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin