Alec Benjamin - If We Have Each Other
Paris / 20.12.02
Genç adam ne yaptığının farkındaydı. Yaptığı ölüm fermanı imzalanmış ve kaybedecek hiç bir şeyi kalmamış herkesin yapacağı şeydi.
Hayır, yapmak üzere olduğu şey tam olarak delirmiş bir aklın elinden çıkmış bir senaryoydu. Bunu yapamazdı.
Parisi yaklaşık bir haftadır esiri altına alan yağmur yavaşlamıştı. Çiseleyen yağmur eski küçük klübenin basit çatısını döverken adam elindeki yakabileceği son parçayı de çukura attı.
Kaybedecek neyi vardı ki.
Burada daha fazla kalamazdı ya. Yiyeceği yoktu. Hava giderek soğuyordu. Yağmurun kırdığı soğuk yağmurun yavaşlamasıyla gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Adeta avı için sisin dağılmasını bekleyen bir avcı misali...
Ancak onun için pusuda bekleyen çok daha fazlası ve çok daha ölümcül bir tehlikeydi.
Eğer verdiği karardan dönmezse bu tehlike artık iki kişilik olacaktı. Derin uykusundaki bebeğe baktı. Aurası o kadar güçlü ve cezbediciydi ki...
Başını iki yana salladı. Kendine gelmeliydi yaptığı onca şeyden sonra Tanrı canını kısa bir süre içinde olsa bağışladığı için çok şanslıydı.
Bu bir işaret olmalı diyordu sürekli. Bu bebek benim için bir şans. Küçük kız kendisini duymuşçasına gerinerek uyandı. Araladığı mavi gözler adamı görmesi ile sevimli bir gülümsemeyle aydınladı.
Adam o an kalp krizi geçirmediği için bir kez daha şükretti. Tanrım, diye düşündü. Bu nasıl bir güçtü. Bebeğin aurası o kadar güçlüydü ki adam kaçıp uzaklaşmamak için kendisini zor tutuyordu.
Bebek bakışlarını tavana dikip derin bir nefes aldı. Bebeklere özgü konuşmasıyla bir şeyler geveledi, elini ağzına soktu, homurdandı. En sonunda sıkılmış gibi derin bir nefes verip yüzünü ekşitti.
Adam gözlerini kırpmadan bebeğe bakıyordu.
Bebek en sonunda onunla göz göze geldiğinde tekrar gülümsedi. Adam ürkükçe bebeğe yaklaştı.
Şu iki günde bir kez bile ağlamamış olan küçük kıza baktı. Evet, huysuzlanmıştı belki ama bu küçük şeyler istedikleri bir şey olduğunda bunu ağlayarak dile getirmez miydi? Belki acıktığı veya rahat olmadığı veya altını kirlettiği için. Ama bu bebek hiç ağlamamıştı. Ne ihtiyaçları için ne de kendisi gibi bir canavardı gördüğü için.
Adam uzanıp küçük bedeni kolları arasına aldı. Bebek uykusuna geri dönmek istiyormuş gibi gözlerini yumdu. Ancak hemen sonra tekrar açıp çevreye bakınmaya başladı. Genç adam verdiği kararı bir kez daha sorgularken bunun verilebilecek en doğru karar olduğunu düşündü.
Bu köhne kulübede daha fazla saklanamazdı. Peşindekilerin onu şu ana kadar bulamamış olmaları tanrının bir lütfu olmalıydı. Ancak küçük kızı da burada bırakamazdı.
Verdiği karardan vazgeçmemek için hızla küçük klübeden daha sonra o kulübeyi büyük bir kül yığınına dönüştürecek olan ateşi bile söndürmeden kolları arasındaki küçük bedenle birlikte terk etti.Hızlı adımları sokakta yankılanırken tek duası bebeğin ağlamamasıydı. Çünkü eğer ağlarsa ne yapacağıyla ilgili en ufak bir fikri yoktu.
Bebeğin aurasını normal bir insan göremezdi ancak bir kara kedi kilometrelerce öteden bile bu aurayı fark edebilirdi. Bu bebeğin aurası şu ana kadar karşılaştığı tüm hepsinden daha güçlüyken işi gerçekten zordu.
Kendini dar bir bina arasına attı. Kollarındaki bebek sevimli seslerle her şeyden habersiz gülümsüyordu. Adam bebeğe kısa bir bakış atıp sokağı kontrol ettikten sonra tekrar yürümeye başladı. Bu sefer adımları daha kontrollü ve dengeliydi.
Eğer kalabalığın içine karışırsa gizlenmek için daha fazla şansı olacaktı bebeğin yüzünü onu sardığı örtü ile gizlerken şapkasını yüzüne kadar indirip paltosunun yakalarını kaldırdı. Girdiği sokak çarşı merkezine yakın olduğu için yeterince kalabalıktı.
İnsanlar mağazaların önünde dikiliyor ordan çıkıp bir başkasına giriyorlardı. Sokağı saran yemek ve hamurişi kokuları genç adam ne kadar uzun süredir aç olduğunu düşündürdü. Kucağındaki bebek için de aynı durum geçerliydi. Yani öyle olmalıydı. Yakındaki bir fırın dikkatini çekmişti. Ancak hiç parası yoktu. Bir an düşündü. Hayır, o çalmazdı. Her ne olursa olsun bunu yapamazdı. Gidecek bir yeri yoktu. Bir an düşündü. Kucağındaki bebeğe tekrar baktı. O an kararını verdi genç adam. Adımları hızlanırken Tanrıya son bir iyilik için dua etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Juliet Ölmeli
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar, Ölümleri olur zaferleri, Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, Aynı tat isteği, iştahı köreltir. Onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin, Hedefe hızlı...