4. BÖLÜM

189 22 22
                                    

             Lana Del Rey - Dark Paradise  

  Paris / 17.12.18

"Marinette!"
Elimdeki kitapları son 15 dakikadır açık olan çantama sokuşturmaya çalışırken başımı kaldırıp delicesine el sallayan arkadaşıma baktım. Kitapları son bir azimle tıka basa dolu olan çantaya yerleştirip fermuarı kapattım. Geç kaldığım için acele ederken tamamen açık olan çantamı fark etmemiştim. Umarım içinden herhangi bir şey düşmemiştir. Gereksiz bir çabayla sağıma soluma bakınarak düşen bir şey olup olmadığını kontrol ettim. Ancak varsa bile bunu ona ihtiyacım olana kadar bilemeyecektim çünkü evden çıktığımdan beri koşuyordum.
Alya hızlı adımlarla yanıma ulaşıp yüzüne yapışmış gibi duran sırıtmasıyla karşıma dikilmişti.
"Tahmin et ne oldu?"
Rüzgardan karışmış olan saçlarımı elimle tararken tahminde bulundum.
"Piyango mu kazandın?"
Alya aşağılayan bir bakışla beni süzüp dudak büktü.
"Ne?"
Omuzlarımı silkip bakışlarına karşılık verdim.
"Kızım neyin var senin?"
Neyim var benim? Cidden neyim vardı benim. Üç gün önce olanlar beni bu kadar mı etkilemişti?
Başımı iki yana sallayarak düşünceleri uzaklaştırdım.
"Ne oldu?"
Alya endişeli ifadesini bir kenara bırakıp yanıtladı.
"Şu çocuk vardı ya..."
Gözlerim iradem dışında irice açılırken sanki bizi dinleyen varmış gibi fısıldadım.
"Hani şu sarışın, geçen şey yaptığımız sonra şey olan o çocuk olan şey."
Alya göz devirip kıkırdadı.
"Evet o çocuk olan o çocuk. Hani bizim sınıfta olan ve senin dibinin düştüğü."
Omzuna hafif bir yumruk attım.
"Sessiz olsana."
Dil çıkarıp devam etti.
"Tüm okul bizi dinliyor çünkü. Her neyse. Geçen gün öyle rastgele instagramda gezinirken kesinlikle şans eseri bir şekilde hesabını bulmuş olabilirim."
"Ne!"
Alya elini ağzıma örtünce başımı iki yana sallayıp elinden kurtuldum.
"Ve sen bunu bana söylemek için 24 saat bekledin mi?"
Karşımdaki arkadaş sıfatlı hain benimle ne yapacağını bilemiyormuş gibi bana bakınca sert olduğunu düşündüğüm ama her seferinde arkadaşımı kahkahalara boğan bakışlarımla ona karşılık verdim.
Alya kahkahalarını dizginleyebildiğinde beni kolumdan tutarak sonunda okula soktu. Aslına bakılırsa ders çoktan başlamıştı ancak edebiyat öğretmenimiz rahatsızlandığı için ancak ikinci derse yetişebilecekti. Evet ben bunu okulun kapısında öğrenmiştim. Alya boş avluda bir banka otururken beni de yanına çekmişti.
"Asıl mesele o değil."
Arkadaşım ona olabildiğine ters bir endişeyle konuşmuştu.
Ciddi yüzü aklıma bin bir türlü senaryo yazdırırken derin bir nefes aldı.
"Yoksa..."
Alya bakışlarıma karşılık verince ne anlatmak istediğini anlayamamıştım ancak filmlerde böyle sahnelerde genelde iki kişide aynı fikirde olduğuna göre aynı fikirdeyizdir. Yani sanırım.
"...sevgilisi var?"
"Babası hapiste."
Aynı anda konuştuğumuzda oluşan bir kaç saniyelik sessizlik olay algılama süzgecime hiç iyi gelmemişti.
Ne demişti o?
"Hapiste mi?"
Alya başını olumlu anlamda sallarken telefonundan okulun blog sayfasını açıp bana uzattı. Okuyacak çok bir şey yoktu. Anonim biri kısa dört satırlık bir yazı paylaşmıştı.
Anlaşılan okulun popüler çocuğu Adrian Agrest'in babasının ikinci bir kimliği daha vardı. Ve polis bu kimlikteki Gabriel Agrest'i Paris'i uzun süredir etkisi altına alan cinayetler zincirinden sorumlu tutuyordu.
"Ama bu korkunç."
Alya başını olumlu anlamda sallayarak telefonunu aldı.
"Akrabaları gelene kadar bir öğrencinin evinde kalacakmış. Çoktan ailelerimize haber verilmiş."
Başımı anladığımı belirten bir şekilde sallayıp oturduğum yere daha da yerleştim.
"Kim ona bakıcılık yapmak ister ki?"
Alya ters bakışlarımla -ki bu seferkiler oldukça sahiciydi- karşılaşınca omuz silkti.
"Kusura bakma kızım ama bir gangstadan hoşlanıyorsun. Çocuğun instagram profilinde 'Partisans de Chat' bayrağı var."
Başımı iki yana salladım. Partisans de Chat bir örgüttü. Aslına bakılırsa bir grup. Kara Kedilerin işledikleri cinayetleri kişiye hak gören bir gruptu. Herkes onların da Kara Kedi olduklarını söylüyordu ancak kimse onları görmediği için bunun doğruluğunu bilmek zordu. Aynı zamanda bu gruba sempatizanlık duyanlarda vardı. Adrian onlardan biri ise bile bu hiç bir şeyi kanıtlamazdı. Sadece bir sempatizan olabilirdi.
"Bu hiç bir şeyi göstermez."
Alya bana anlamlandıramadığım bir bakış atıp ayağa kalktı.
"Yine de her ne olursa olsun o babasının oğlu Marinette."
Sınıfa çıkan basamaklara ulaşmadan önce son kez dönüp bana baktı.
Arkadaşım adına bir kez olsun yanılıyor olmasını istedim. Bir kez olsun her konuda haklı çıkan arkadaşım bu konuda yanılıyor olsun.

Juliet ÖlmeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin