17. BÖLÜM

63 7 0
                                    

                                                                                                                           Salvatore Adamo -Tombe La Neige              

Paris / 03.01.19

ALYA

Çatlayan başımı ellerimin arasına hapsederek oturduğum yerde öne doğru eğildim. Arkadaşımın gözlerimin önünde benden kopartılmasının üzerinden neredeyse 10 gün geçmişti. Düşünceler yumağı arasında boğazıma dolanan söylenememiş cümlelerle nefesim kesiliyor, birbirini takip eden her biri birbirinden karanlık günler durumu daha da kötüleştiriyordu. Önümde artık sadece tek bir kanalın yayın izni olan televizyona baktım. Boş bakışlar...

Artık doğru düzgün nefes bile alamazken bakışlarıma duygu yüklemek çok daha zordu benim için. Birer saatlik aralarla bölünen yayın tekrar başladığında boğazıma kadar yükselen çığlıklarla televizyonun öbür tarafındaki kadına atılmak istedim. Hayır üzerine kusursuzca uyan siyah takımının etrafında florasan gibi parlayan yeşil aurasını derisiyle beraber ondan söküp almak istiyordum. Kadının başı üzerinde düzgün ve sıkı bir topuz yapılmış sarı saçları mavi bir göz farıyla aydınlatılmış mavi gözleriyle o kadar uyum içerisindeydi ki midem bulandı. Her gün belirli periyotlarla çıktığı ekranda boy göstermekten büyük bir keyif alıyormuş gibi görünüyordu. Salınarak yerine geçtiğinde derin bir nefes aldım.

Artık konuşmalarını takip edemiyordum. Yaşanan süikast hareketinden sonra kara kediler şehrin büyük bir çoğunluğunu ele geçirmiş ve bütün iletişim ağlarını kesmişlerdi. İnternet yoktu. Eldeki tek bilgi kaynağı her gün ulusal kanala çıkan bu sarışın fahişenin konuşmalarıydı. Her gün aynı iğrenç gülümsemeyle, aynı cümleleri tekrar ediyordu. Başımı daha sıkı kavrayarak dudaklarıma yuvarlanan yüksek sesli küfürleri bastırdım.

Savunma kuvvetleri sadece bir kaç saatin içinde düşmüştü. Yapılan darbe net ve hesaplıydı. Meydanda yapılan şey sadece bir dikkat dağıtmak ve panik yaratmak içindi. Sarışın kadın önünde asla okumadığı kağıtları düzelterek yerinde doğruldu. Tekrar başlıyordu. Gözlerim öfkeyle yanarken günlerdir beynimi tırmalayan sese hazırladım kendimi.

"Herkese iyi akşamlar, ben Chloe Bourgeois."

Hayır, ne kadar zaman geçerse geçsin duyularım asla bu sesi kabullenmeyecekti. Ellerimi salarak dizlerimi göğsüme çektim. Sarışın kadın benle yaşıt görünen yüzüne rağmen derin ve kadınsı bir sesle devam etti.

"Ulusal yayınımız sizler için en doğru bilgiyi ulaştırmaya devam ediyor."

Yalancı. Tüm gücümle çığlık çığlığa bu kelimeyi haykırmak istedim. Kadın işveli bir gülümseme takındı yüzüne. Bütün mimiklerini ve peşinden ne geleceğini ezberlemiştim artık.

"Şehrimize huzur ve refahı getirmek için uğraşan yoldaşlarımız ile sizler için çalıştığımızı ve bu yüzden sizlerden iş birliği beklediğimizi hatırlatmak isterim."

Kadının daha da belirginleşen aurasına baktım. Tehdit. Her gün aynı tehdit. Her gün aynı üstü kapalı tehdit. Kadın önündeki kağıtları bir kez daha düzelterek arkasında beliren ekranın önünü açmak için ayağa kalktı. Ve yine aynı keskin kenarları havaya doğru uzanan maskesiyle ve aynı ateş gibi aurasıyla o adam. Bakışlarımız ekrandan buluştuğunda sanki gözlerimin arkasında saklanan dehşeti görebilirmiş, sanki beni neyin incittiğini bilirmiş, sanki... Sanki damarlarımda akan kanı duyabilirmiş gibi... Kollarımı gerilen vücuduma dolayıp oturduğum yerde iyice gömüldüm.

Juliet ÖlmeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin