Bir kaza ile değişen iki hayat...
《《《
Uzaktan gelen sesler kulağımı acıtıyordu. Sesler sanki kulağımın duvarlarına çarpıp yankılanıyordu. Gözlerimi hafif kıstım. Tavana baktım. Bembeyaz tavan. Aniden bir yüz belirince tabii korktum. Güldü ve koluma elini götürdü. Ne oluyordu böyle?
Yan gözle o kıza baktım. Üzerinde önlük vardı. Etrafa göz attığımda nerede olduğumu anladım. Hastane odasındaydım. İki hemşire bir doktor bana muayene mi ediyorlar tam anlamadım ama etrafımda fır dönüyorlardı. En son ne oldu? Hiç hatırlayamıyordum.
Tam karşıma baktım ki ailem büyük bir heyecanla odanın öbür tarafından odanın camından bana gülüyorlardı. Çok mutlulardı. Birbirlerine bakıp sarılıyorlardı. Cidden neden hastanedeydimki? Doktor bütün müdaheleleri yaptığını ve benim iyi olup olmadığımı sordu. Bacağımın çok feci acıdığını söylemiştim. Bana açıklama yapmaya başladı.
"Dünden beri uyuyorsunuz. Dün kazadan dolayı bacağınız kırılmış ve sizi hızlıca ameliyat ettik. Şu an acıması normal. Yakında ağrınız da kalmayacaktır. Kemiğiniz kaynacak ve sorun kalmayacak. Ama ayağınıza basamayacaksınız. Zaman geçtikçe basacak hale gelecektir. Birkaç yerinizde de hasar var. Onlar içinde krem sürüceksiniz düzenli olarak. Onun için reçetenizi yazdım. Geçmiş olsun. Aileniz dışarı. Eğer iyi hissediyorsanız gelsinler."
Sorusunun cevabını bekliyordu doktor. Gelmelerini istiyordum. Çünkü onlara ihtiyacım vardı. Her şeyi sorsam en iyisiydi. İçeriye girdiler hüzünle. Annem, babam, iki cankardeşlerim...
Tabii bu kadar değildi. Halam, teyzem, yengem, amcam, dayım, kuzenlerim de... Cidden ailecek buradalardı.İlk baktığım kişi dayımdı. Çünkü gözleri kızarmış, fena bir haldeydi. En son neler olduğunu hatırlar gibiydim. Dayım beni lisemin mezunlar yemeğine götürmüştü. Sonra orada eğlendik, hasret gidermiştik arkadaşlarımla. Sonra dayım benimle konuştu, beni alamayacağını söyledi. Ben de arkadaşımla gittim. Yolda yürürken ise sadece ışığı hatırlıyordum.
Doktorun kaza dediğine göre trafik kazası olsa gerek. Dayımın beni alması gerekirdi. Demek dayım onun için böyleydi. Yoksa kendisini mi suçluyordu? Ama saçmaydı. Çünkü o bozmamıştı arabayı. Aniden bozulmuştu işte. Kendinde suç araması gereksizdi.
Dayım gözlerimin tam içine bakıyordu. Hüzün, korku, endişe...
Anlaşılan fazlasıyla üzülmüştü. Ahhh! Canım dayım benim...Annem döndü ve
"Bir daha öyle kendi başına hiçbir yere gitmiyorsun. Sakın sözümden çıkmıyorsun Elvin. Bak yoksa fena olur." Dedi tehditkar hem de bir o kadar da üzüntülü bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPİS
Random"Aşk, tutsaklık değildir hafızım. Ellerini semaya, yüreğini Rabbine aç! Sabırla, tevekkülle bekle. Zamanı gelir her şeyin..." 27.06.19