Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Necip Fazıl Kısakürek
《《《
Midem bulanıyordu. Kendimi çok kötü hissediyordum. Yutkunduğumda boğazım acıdı. Gözlerimi araladım. Gözlerimi kamaştıran güneş ışığıyla tekrar kapadım. Sırtım sert zeminde olduğundan dolayı acıyordu. Başım ise yastıkta değildi. Ben neredeydim böyle?
Gözlerimi tekrardan açtım. Biraz yerimde doğrulayım derken demir parmaklıkları gördüm. Tek ben vardım. Küçük demirliklerin arasından içeriye gün ışığı sızıyordu. Sessiz bir o kadarda ürkütücü. Neredeydim? Ne oluyordu? En son ne oldu hatırlamıyorum. Aniden birisi belirdi.
Ben daha kendime neredeyim diye sorarken dediğine bak. İçeri girdi ve kolumdan tutup beni götürmeye başladı. İçi sadece tepede küçük bir ampulle aydınlatılan bir odaya getirdi. Bir tane sandalye vardı. Oraya da beni oturtturdular. Dizilerdeki gibi cam vardı. Siyah bir camdı, öbür tarafı görülmüyordu. Kesinlikle öbür tarafından beni rahatlıkla görebiliyorlardı. Hayatımda ilk defa karakola geldiğim halde her yeri biliyorum. Vayy beeee! İyi ki var diziler, filmler!
Kapı o kadar hızla açıldı ki çığlığı basacaktım. Ne çığlığı Mazhar? Sen iyice çıldırdın. Neden çıldırmayayım? Neler olduğunu dahi algılayamıyorum. Gözlerimi devirdim. Birazdan belki bu adam beni döverek olanları öğrenmek isteyecek, sonra tabii ben daha dayanamayacağım ve sonunda itiraf edeceğim. Beni bir güzel hapise koyacaklar. Oldu da bitti maşaallah.
Ne diyorsun yaa?! Cidden çıldırdın sen Mazhar. Beni zorla konuşturmayacaklar. Çünkü ben zaten neler olduğunu anlatacağım.
Alev saçan gözlüm geldi! Çatık kaşlım geldi! Ne diyorum ya? Pembe diziye döndüm. Biliyor musunuz bir aralar annemle kardeşim çok izliyordu. Etkisi hâlâ üzerimde. Oğlum sen hapise gireceksin belki. Belkisi değil kesin gireceksin. Offf! Çıldırdım, sus!
Yeşil gözlü adam karşıma geldi. Korktuğum adam mı demeliyim? Masaya ellerini sertçe koydu. Bu herhalde zanlıyı korkutma işlemiydi. Ben zaten senden korkuyorum.
"Mazhar Beyzade, sakın düşünme bunu."
Neyi? Yan gözle tuhaf bakışlarımı attım.
"Soyaddaşız diye seni kolay kolay bırakmayacağım."
Tuhaf bakışlarım daha da tuhaflaştı. Çünkü gülmemek için kendimi çok fena tutuyordum. Soyaddaş mı? İçimdeki kahkahayı durduramıyordum. Neden ciddi bir insan değilim? Hem de bu ortamda.