...
O konuşmadan sonra bir yıl geçmişti. Zamanın bu denli hızlı geçmesi beni de şaşırtmıştı. Yatağımdan kalkıp odadan çıktım. Banyoya ilerledim. Abdestimi almıştım. Kıyafetlerimi bir çırpıda giyinip odadan çıktım ilerledim kapıya doğru. Doğru, şimdi ne oluyor anlamadık diyeceksiniz. Anlatayım o zaman!
Ömer Abim bana makamlı okumayı öğretti. Değerlendirmek lazım değişmişti biliyorsunuz. Ve gerçekten öyle oldu. Her gün düzenli olarak camiide yapılan sohbetten önce Kur'an okuyordum. Hatim yapmamı istemişti Ömer Abim. Ben de sohbetten önce okuyordum. Bütün mahalle tarafından tanınmaya başladım. Ömer Abim camiide çocuklara Kur'an kursu açtırmak istemişti. Ama hoca bulamıyorum dediği anda ben atladım bu işe. Hem Kur'an okuyordum hem de Kur'an hocası olmuştum Allah'ın rahmetlerine, küçük bıcırlarıma. Ailemden uzak ama bir o kadar da mutlu geçinip gidiyordum. Ömer Abimin eşi Lale Teyzem köyden geldi biraz kaldı evde. Sonra tekrar annesini görmek için köye gitti. Beni çok sevdi ben de onu. Hayatımın en güzel anlarımı yaşıyordum.
İş bulmuştum geçinmek için. Bir restoranda yemek bölümünde çalışıyordum. Tabiikide yemek yapmıyordum. Her yardıma koşan eleman gibiydim. Bir senedir Ömer abime yük olmuştum. Ama itiraz ediyordu her seferinde. Seni asla bırakmam sen benim yoldaşımsın diyordu. Oysa yetecek kadar para biriktirmiştim zaten.
Camiiye Ömer Abimden önce çıkmam gerektiğinden evden çıktım. Havanın soğukluğu üşütsede kokusu efsaneydi. Namaza daha vardı ama namaza yakın zaman dilimindeki bu kokuya aşıktım. Önce çıkmamın sebebi ise küçük bıcırlarıma güzel şeyler yapacaktım. Dün kırtasiyeden el işi kağıtları, boyama kalemleri ve makas almıştım. Onlar için her şey yapmaya hazırdım. Öğrensinler bilsinler yapsınlar yeter ki! Elimdeki poşetteki aldıklarıma baktım gülümsedim. Yapacaklarımı gördüklerindeki o yüzlerini görmeyi çok istiyordum. Küçücük şeyleri dahi mutlu oluyorlardı. Onlar Allah'ın rahmetleriydi.
Camiiye girdim, her zamanki köşeme ilerledim. Oturdum ve poşeti boşalttım. Heyecanla kollarımı sıvadım. Çocuk gibi davranışlarım onları etkiliyordu ve yakın oluyorlardı. Yapmaya başladım...
Sonuncusunu katlayıp yaptığıma baktığımda zafer gülümsemesi belirdi yüzümde. Yaptığıma bakarken içeriye Ömer Abim girdi. Beni gördüğünde o da gülümsedi. Yanıma geldi.
-Ooo! Hafız Mazhar şimdi ne yaptınız bizimlilere?
Onun mutluluğuyla ben de güldüm. Mahalle tarafından çokça tanılıp bana Hafız Mazhar demeye başlamışlardı. Bütün herkes beni öyle tanıyordu. Ve ben mutluydum.
-Bunlarla öğrenmeleri daha kolay olacaktır. Öğrenmeleri her şeyden daha önemli.
-Evet doğru dersin. Neyse birazdan ezan okunacak. Hadi selametle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPİS
Random"Aşk, tutsaklık değildir hafızım. Ellerini semaya, yüreğini Rabbine aç! Sabırla, tevekkülle bekle. Zamanı gelir her şeyin..." 27.06.19