Senin İleyim'10

1.3K 112 13
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Gözyaşlarımı durduramazken ellerim titriyordu. Kur'anı elimde tutmakta zorluk çekerken gözlerimi yumdum. İki sene içinde uzayan sakallarım gözyaşlarımla ıslanmıştı. Dedem güven verici şekilde omuzu sıktı. Kur'anımı kapatıp üç kere öpüp alnıma koydum. Göğsüme bastırdım. Ağlamam artarken dedem kendini çekti beni. Sarıldı bir baba gibi. O yaşayamadığım babama sarılma duygusunu gideriyordum sanki.

-Hafızım...

Kısık sesi her konuştuğundaki gibi beni yine etkilemişti. Gözlerimi açtım. Dedemden ayrılıp gözlerine baktım.

-Elhamdülillah seni benim karşıma çıkarana... Allah razı olsun dedem.. sen iyi ki varsın.. İlk Yaradana sonra da sana şükrediyorum...

Daha fazla konuşamayacağımı anlamıştım. Boğazımdaki yumru engeldi. Boğazım sanki yırtılıyordu konuştukça. Duygularımı zaten ifade edemiyordum. Koskoca mazi gözlerimin önünden geçince ağlamamı durduramadım. Tam o sırada kapının gıcırtılı sesi ile herkes oraya yöneldi. Ben hâlâ Kur'anıma sarılmış yerimde dururken polisin sesini duydum.

-Mazhar Beyzade, çıkışınız yapılmış, resmi işlemler tamamlanmış, şimdi serbestsiniz.

Dedi. Sesin geldiği yöne doğru kulak kesilmiştim. Adımı duyduğumda bacaklarım hissizleşmişti. Serbestsin demişti. Yani... ben şimdi... hür müydüm?

-Koca yüreklim senin vaktin gelmiş çakmış, hadi geçmiş olsun, yolun hep açık olsun! Mümkünse yolun buraya açık olmasın ama.

Reis konuşmasıyla herkesi güldürmüştü. Benim bu halimle bile gülümsetmeyi başarmıştı. Burada tanıdığım herkesi çok özleyecektim. Birden iki kol beni çekti. Anlamıştım, bu benim sadık dostumdu. Sadık'tı.

-Beni hiç unutma tamam! Arada bir ziyaretime gel.

Dedi ve ayrıldı bana baktı. Gözlerinin dolduğunu görmüştüm.

-Tamam mı?

Tek dostumdu o. Başka yoktu ki. Değerli dostumdu. Onu geç buldum ama bırakmaya da niyetim yoktu. Onunda çıkmasına az kalmıştı bundan mutluydum az da olsa. Elimi sırtına vurarak

-Tamam... söz.

Dedim ve herkesle görüştüm selamlaştım. Son olarak kime sarılmadım diye bakarken dedemi farkettim. Dedem bana mutluluk ile bakıyordu. Hafif gülümsemesi, buruşmuş yüzünün güzel siması, gözlerinin içtenliği... Ona doğru yürüdüm. Karşısında durdum. Elimdeki Kur'anım, karşımdaki dedem. Ben ne isterdim hayatta? Buradan çıkıyordum ama arkamda koca dağ gibi babamı, dedemi bırakıyordum. Bana yeri gelince hocalık, yeri gelince babalık yapmış, üzerimde çok payı olmuş birisini de arkada bırakmak istemiyordum. Ne yapacaktım? Gerçi bana hiçbir şey söylemedi ki. Kendini bana hiç tanıtmadı ki. Sadece adını bilirim, bi de benliğini...

HAPİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin