...
Mazhar'ın Ağzından
Günler birbirini kovalıyor. Canım sıkılsa da bu yerden kurtulamayacağımı herkes gibi ben de biliyordum. Bir hafta geçti o dedenin sözünden sonra. Ne demişti?
Hafızamı zorladım. Ve sonra şu an duyuyormuş gibi kulaklarımda yankılandı. Buralar tekin yerler değil. Kendine mukayyet ol.
Evet, farkındayım. Kötü yüzler bana doğru çevriliyordu. İçim endişelense de takmıyordum. Burası sonuçta normal bir yer değildi zaten.
Sadık bana doğru geliyordu. Bir şey söyleyecek gibiydi.
-Koca yüreklim, bugün ayrı bir sıkıcı değil mi?
Yüzünden de anlaşılıyordu zaten sıkıldığı. Hakikaten sabahtan beri bir şey yapmıyor, oturuyor, boş boş tavana bakıyordum.
-Aynen öyle. Ne yapabiliriz ki böyle bir yerde?
Bana ifadesiz şekilde baktı. Çünkü yapılacak şey yoktu ki. Burada öylece hapsolmuştuk. Çıkamıyorduk. Düştük zindana.
Ayağa kalktım. İş var mı diye etrafıma bakındım. Yoktu tabii. Televizyon mu izlesem? Yoksa yemek mi yesem? Aç değildimki. Mazhar, bunları kaza yapmadan önce düşünmeliydin! Kaza değil, içmeden. Gerçekler sadece kendi yüzüme vuruyor, kalbimi acıtıyordu.
Yüzümün mahmurluğu uyuşuk hale getirmişti beni. Yüzümü yıkasam iyiydi. Lavaboya yöneldim. Kapıyı açtım ve girdim. Arkamı dönüp kapıyı kapatacakken bir el engel oldu. Açtı ve adama anlamayarak bakarken kapıyı kilitledi. Ne yaptığını anladığım anda adamın üzerine atladım. Faydası olmamışa benziyordu. Şimdi anlamıştım. Ben dövüşü beceren biri olarak doğmamıştım.
Adam yumruğunu gözüme basmıştı. Sarsıldım. Şaftım kaymıştı resmen. Adam kollarımı sıkı sıkıya tutarken ayaklarımı harekete geçirdim. Tekmeyi karnına geçirecek ani refleskle adam bacağımı tuttu. Yerin ıslaklığıyla hızla ayakkabım kayıp yere toslamıştım. Kafamın yerin mermer zeminine çarpmasıyla baş dönmesi yapmış, artık hiçbir şeyi algılamaz olmuştum.
Adam birkaç yumruktan sonra daha fazla bir şey yapamayacağımı anladığında ayakkabısından bıçak çıkardı. Gözlerim ayırt edemezken bıçağın parlamasıyla kollarımı yere koyarak havalanmışken adam kalktığımı farketti. Bıçağı karnıma saplamıştı. Tabii ben sapladığını anlayamadan yere serilmiştim. Nefes nefeseydim. Yutkunurken boğazımdaki yumruyu hissetmiştim.
O anda tek düşündüğüm bütün hayatımdı. Ben neler neler yapmıştım. Pişmanlık bedeni sarmalamıştı. Peki geri dönüşü var mıydı olanların?
Hayatımda çok yanlışım oldu. Gözlerimden yaşlar süzülürken tişörtümün ıslaklığını hissettim. Adam bana sırıtarak baktı, kapıyı açıp gitti. Ardından bir ses duyuldu. Galiba yüzüme kapıyı kilitledi. Yüzüme değil yere serilen bedenime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPİS
Random"Aşk, tutsaklık değildir hafızım. Ellerini semaya, yüreğini Rabbine aç! Sabırla, tevekkülle bekle. Zamanı gelir her şeyin..." 27.06.19