Kral'20

907 91 126
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





《《《

Ani bir hırsla yataktan kalktım. Dün yediğim pirzolalardan olsa gerek mışıl mışıl uyumuştum bugün. Banyoya gidip abdest aldım. Mutfağa gittiğimde kimseyi göremedim. Anlaşılan Ömer abim de dün ağzında yaşadığı şenlikten ötürü güzelce uyuyordu.

İş başa diyerekten sucuklu yumurta yapma kararı verdim. Sucukların görüntüsü ağzımı sulandırıyordu. Tavayla arkama dönerken Ömer abim hâlâ gözlerini ovuşturuyordu. Ömer abim bu evde hep ilk kalkandır. Ama bu sefer ben kazandım! Masaya oturup yaptığım yemeği yemeye başladım.

-Ben yaptım diye demiyorum Ömer abi. Yanlış anlama ama pek güzel yapmışım.

Dediğimde o da gülmeye başladı.

-Hafızım ilk defa kahvaltıda senin yaptığın şeyi yiyorum. Genelde ben yaparım bilirsin. Ama ben de ne yalan söyleyeyim! Çok güzel olmuş!

Dedi ve parmağını yaladı. Yiyor yiyor bitmiyordu, çok bereketliydi. Şimdi ise elime aldığım ekmekle en büyük zevkimi yerine getirecektim. Yumurtayı patlatmak!

Dengeli beslendiğimi düşününce birden elim karnıma gitti. Ah be canım! Karnımdaki baklavaları yemiş gibi yok olmuştu karın kaslarım. Eskiyi anarken üzüntü çökmüştü ruhuma. Daha hayatımda aksiyon, macera yok iken kendime çok dikkat ederdim. Her sabah düzenli olarak iki yumurta, bir kibrit kutusu kadar peynir yanına süt... Sağlıklı tabağımla güne başlardım hep. Sonrasında tabii spor salonuna giderdim. Kaç senedir uğraştığım lezzetli baklavaların yerine yağ tutmaya ramak kalmış göbek vardı. Bu hapis falan beni şişmanlatmıştı. Önüme geleni yiyordum.

Namaz, hatim, kurs derken zaman geçmişti ve dün karar verdiğim şeyi yapmaya hazırlanıyordum. Üstümü giyinmiş odamdaki aynaya bakıyordum. Elimi tarak görevinde kullanarak yana doğru saçlarımı düzenledim. Epey uzamıştı.

Yeni aldığım siyah tişört, üzerine ceket, hep giydiğim pantolonumla kendime gülümsedim. Siyahlara bürünmüştüm yine. Renkli giyinmeyi küçüklükten beri sevmezdim. Sadelikten yana yönüm her şeyde böyleydi. Kendimi süzerken geçmişte de bu tarzda giyindiğim aklımda nüksetti. Mazi kalbimi yakmaya gelirken bakmayı kestim.

Normalde takım elbiseli gitmek makbuldu ama kravat bağlamayı bilmezdim. Canım annem, her gün usanmadan yanıma gelip kravatımı bağlardı. Gözlerimin yaşlılığını fark edip hareketlendim.

Komodinin üzerinde köstekli saatime uzandım. Değerli ve antika gibi gözüküyordu. Bayağı para ederdi. Üzerinde ise okuyamadığım harfler vardı. Saatçi Aziz abimin armağanı bana. Cemaatimizde pek sevilen mümindi. Dükkanı camiyle aynı yol üzerinde ve mutlaka her gün yürüyerek her vakit namaza gelir, beni dinlemeden de gitmezdi. Hafızım, hafızım diye övüyor, kısaca beni şımartıyordu. Bu hediyeyi ilk kabul etmemiştim tabii. Lakin ısrarla Aziz abim elime tutuşturmuştu. 

HAPİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin