🌚ESVED 26.BÖLÜM

4.5K 423 98
                                    

ESVED
26. BÖLÜM
VEDA

YORUM KOTAMIZ 60 OLSUN. VALLAHİ UZUN BÖLÜMLE GELDİM

Aşk kokuyor sevgilim, pare pare yanan gönül kokuyor sevgilim...

Gözlerimi açtığım da bir kitap klasiği olarak beyaz bir tavanı gördüm. Kokusundan da anlaşılacağı üzere hastanedeydim. Başımda duran Cemre ve Saha hızla geldiğin de doktor bana bıkkınca bir gülümseme atıp

"Merhaba Esved Hanım"

Dedi. Ben doğrulmaya çalışarak başımla selam verdim. Doktor gülüşünü kenarıya atıp dosyaya baktı. Keşke bu kadar ezikleyici olmasan. Anladık her zaman böylr saçma bayılma vakalarıyla uğraşıyorsun ama ölebilirdim de o zaman o güzel sırıtışını kenarıya atamazdın.

Aslında doktor olmam da beni kasan şey, hastanenin acil kısmı ve birde o hastanede acillik olmam.

Kendi kafam da bir kaç ay sonraki doktorluk hayatımın adımına hayaller kurarken dosyayla ilgilenen doktor

"Aşırı stres ve açlıktan bayılmışdınız. Size bir kaç vitamin vereceğim ve kendinize dikkat edin."

Dedi. Ben başımı sallayıp üstümdeki çarşafı kaldırdım ve derince nefes aldım. Bedenim çok halsiz ve uykusuz ama hala ayakta kalmaya ısrar ediyorum. Bu neyin inadıysa?

Hastanenin kokusunu içime çekip yan tarafa baktım ama Cemre'nin kızgın bakışlarıyla karşılaştım. Yorgunum, aç kaldım ve artık vitaminlere ihtiyacım. Evet artık yemek bile yemiyordum ve sadece su içiyordum.

"Esved sen kendine ne yapıyorsun?"

Diyen Cemre'ya sadece bakıyordum. Çünkü o çok iyi biliyor neden bu halde olduğumu ama anlamamakta ısrar ediyor.

Aslında bugün buna son vermeyi düşünüyorum. Dekanla konuşup kaydımı  Türkiye'ye aldıtacaktım ama ne kadar geç kaldım bilmiyorum.

"Cemre taksi çağırır mısın?"

Deyip hastane yatağından indim ve ona döndüm.

"Arabam burada"

Deyince yavaşça gidip koltukta duran eşyalarımı aldım ve reçeteyi çantama attım. Saha koluma girerken Cemre eşyalarımı almıştı ve halsiz bedenimle zorla kendimi dışarıya attım. Hava esiyordu ve biraz da yağışlıydı.

Cemre bizi bekletip otoparktan arabayı almaya gitmişti. Saha bana öğütler verirken ben duymuyordum. Çünkü artık bu acıyı söküp atacaktım.

Cemre arabayla hastanenin önünde durdu. Saha ile yavaşça arabaya geçip oturduğumuzda aynadan hala kızgın bakan bakışları gördüm. Haksız bakışlardı. Başımı arkaya yaslayıp artık gitmem gerektiğini kendime not ettim.

Araba durduğun da gözlerimi açtım ve etrafa bakındım. Okuldaydık ve şuan saat akşam dört olmak üzereydi. Sanırım acele edersem yetişirim yoksa pazartesiye kalacak. Çantamı alıp boynumdan geçirdim şuan hiç koluma takıp uğraşacak halim yoktu.

Kızlar bana bakarken ben hiç bir leyden söz etmeyip onları çeriye yollayım ve Dekan'ın yanına gitttim.

Halsizliğimin üstüne zorla yürüyordum. Öğrenci işleri hallederdi ama çok teferruatı yüzünden uğraşıp dururdum ama ben direk kaynağın emriyle gitmek istiyordum.

Dekanlık binasına gelip Bill Cullen'in odasına gittim. Kapıyı çalış girmek için beklerken Bill "gel" dedi. Kapıyı aralayıp içeriye baktığım da Bill Bey bilgisayar başındaydı. Kenarda durmayıp tamamen girdim ve karşında durup hatır sordum. Tabi acelem vardı ve her şeyi alıp gidecektim. Selamı sabahı çok uzatmayıp  Bill'e gitmek istediğimi söylemiştim ama o bana tahmin ettiğim gibi öğrenci işlerine gitmemi söylemişti ama ben

💎ESVEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin