Luhan, Sehun evde yokken canının sıkıldığını biliyordu ve bu durumu geçiştirecek bir şey yapmak için etrafı dolaşmaya karar verdi. Dün olanları aklından çıkaramıyordu. Bir rüya bile olsa, Luhan biliyordu. Sehun böyle bir şeyi yapardı çünkü o gençti. Yakışıklıydı. İnsanın geleceğini garantileyecek kadar zengindi ve yakışıklıydı. Evet, Luhan ikinci kez tekrar etti, o yakışıklıydı.
Luhan, korkusuzca Sehun'un karanlık mekânına girişini yaptı; odasına. O da baştan sona simsiyahtı. Luhan'ı korkutsa bile, Sehun'un maskesinin altında ki gerçek yüzünü görmeyi aklına koymuştu ve buna en başından başlama kararı aldı. Onun odasına girmekle iyi mi yaptı bilmiyordu ama Sehun bunu duysaydı, elbette çok kızacaktı.
Luhan'ın renkli bir kişiliği olmasa da, onun hayal dünyasında siyaha yer yoktu. Sehun farklıydı. O kesinlikle Luhan gibi değildi ama Luhan ondan hoşlanmaya başlamıştı. Sehun'un gizli ve keşfedilmeyi bekleye yanı, Luhan'ı cezbediyordu. Luhan elini siyah saten yatak örtüsünde gezdirirken, yatağın yumuşak oluşunu aklına kazıdı. Hiç değilse sert bir yatakta becerilmeyecekti.
Odanın içinde ki diğer bir odaya geçiş yaptığında, odanın aslında kıyafet odası olduğunu idrak ettiğinde kıyafetlerin bulunduğu dolabın sürgüsünü açtı. Beyaz gömlekler boy gösterirken, siyah kumaş pantolonlar ve siyah kravatlar. Ardından diğer dolabın sürgüsünü açtığında donakaldı. Gösterişli gömlek ve tişörtler, dar renkli pantolonlar, deri ceketler ve tamamen renkli gözlüklerin yanında da çeşitli şapkalar.
Luhan, Sehun'u bu kıyafetler içinde görmek istiyordu. Sehun'un renkli kişiliğini görmek istiyordu ama Sehun bir süre boyunca takım elbiseden başka hiçbir şey giymiyordu. Ve gece boyunca asla odasından çıkmıyordu. Luhan, Sehun hakkında tek bir şey biliyordu. Adını. Ne yaşını biliyordu ne de ona ait başka bir şeyi. Odadan çıktığında, siyahlara bürünmüş odada tekrar göz gezdirdi.
Saten çarşafı kaldırdığında, yatağın altında bir kutu vardı ve belki de odada ki tek renkli şey, o olduğunu fark etti. Kutuyu yatağın üzerine koyduğunda, içindekileri görmek için kapağını açtı. Bir defter, bir fotoğraf makinesi ve bir fotoğraf albümü. Defteri eline aldığında, ilk sayfayı açtı.
'KÖLELER'
Başlık Luhan'ı korkutmuştu. Ardından el yazısıyla yazılmış eski yazıya göz attı.
'Kölelik sözleşmesi, iki tarafında anlaşmayı imzaladığında kabul edileceği ve Efendi'nin bitirme kararı alana kadar sürdürecekleri bir anlaşmadır. Anlaşmanın koşulları bir sonra ki sayfada yer alacaktır. Efendi ne isterse, itiraz edilmeksizin her zerresine uyulacaktır. Eğer uyulmazsa köle, Efendi'nin isteği üzerine her türlü cezalara maruz bırakılır. Efendi bu sözleşmeyi fes edene kadar, köle Efendi'sinin cinsel isteklerini karşılamaz mecburiyetindedir.'
Luhan bir sonra ki sayfayı çevirdiğinde maddeler sıralanmıştı.
(Kölenin uyması gerekenler.)
MADDE 1: Köle, sağlık kontrollerinden geçip, uygun bir diyet(sağlıklı beslenme) uygulanacaktır ve iki hafta da bir sağlık kontrollerinden geçecektir.
MADDE 2: Bir modelist tarafından tasarlanan kıyafetler giyinecek ve çeşitli organizasyonlara Efendisi ile birlikte katılacaktır.
MADDE 3: Normal yaşantısına devam edecektir fakat tensel temas kurmayacaktır. (Efendisi dışında.)
MADDE 4: Tensel temas sırasında asla, Efendisine dokunmayacaktır. (Elleri bağlı olacaktır.)
MADDE 5: Kölenin bedenini çok fazla yoracak şekilde uygulanan oyuncaklar, Efendi'nin isteğine göre azaltılacaktır.
MADDE 6: Efendi istediği zaman mekan veya zaman ne olursa olsun, kölesinin bedenini kullanmaya hakkı vardır ve köle asla karşı çıkamaz.
MADDE 7: Bu sözleşmeden kimsenin haberi olmayacaktır. Olursa, ömrü boyunca para cezasına çarptırılır veya hapis cezası alır.
MADDE 8: Köle asla duygusal bir bağ kurmayacaktır.
Ve buna benzer maddeler sıralandığında Luhan'ı en üzen ve kafasını karıştıran şey, 8. madde olmuştu. Sehun gibi birisinden kim hoşlanmazdı ki? Onun çekici gülümsemesi bile ona olan tüm karşıtlığını ele geçiriyor ve onun karşısında itaatkâr olmasını sağlıyordu. Luhan diğer sayfayı çevirdiğinde, Kölelerin fotoğraflarını onun altında yazılan özelliklerine baktı. Bu çocuk kesinlikle saplantılı bir tacizciydi ama bunu medeni yollarla yapıyordu.
Tacizin medeni olan bir tarafımı vardı? Luhan kendine kızmaya devam ederken, son fotoğraf ilgisini çekmişti. Zayıf bir bedeni olmasına rağmen, yanakları tombul olan ve sevimli görünen çocuğa baktı. Altında ki bilgileri okumak için gözlerini altta yazılana odakladı.
-Kim Min Seok.
Yaşı; 17
Özellikleri;
Renkli şeyleri ve sevimli olan her şeyi sever.
Efendisine karşı itaatkârsızdır.
Bakir.
Sözleşme fes edilmiştir.
-
Luhan yazılanları okuduğunda diğer kölelere ait olmayan bir şey görmüştü. Çocuk seksi değil, sevimliydi. Yaşı diğerlerine oranla küçüktü. Bakirdi. Renkli ve sevimli şeylerden hoşlanıyordu. Kısaca çocuk, diğer kölelerden tamamen farklıydı. Ve son olarak, sözleşmesi fes edilmişti. Sehun (Efendi) tarafından. Diğer kölelerin sözleşmeyi bitirmediklerini biliyordu ama onlar ile iletişimin koptuğunu da altına not edilmişti. Tamamen sonlandırılmış ve çocuk özgürlüğüne kavuşmuştu. Bu çocuk, Sehun için farklıydı.
Ama başka bir şey daha vardı. Luhan, Minseok adında ki çocuğa beziyordu. Her şeyiyle. Sadece görünüşü farklıydı ama tıpa tıp, karakteri, davranışı ona benziyordu. Luhan fotoğraf makinesini eline alıp, geçmişte ki fotoğraflara baktığında dikkatini yine o çocuk çekti. Tamamen Minseok ile doluydu, fotoğraflar. Ve bazen de Sehun ile ikisi. Gerçekten mutlu görünüyorlardı.
Luhan'ın aklı karışmıştı. Sehun, Luhan'ı tıpkı Minseok'a benzediği için satın almıştı. Luhan'ın yüzü düştüğünde kapı ardına dek açıldı. Sehun, şaşırmış görünüyordu ve yüzü giderek sinirli bir ifadeye bürünmüştü.
''Burada ne işin var?!'' Sesinde ki sert tonu Luhan anladığında elindekileri bırakıp, yataktan kalktığında titremeye başladı. ''B...Ben üzgünüm s..sadece..''
''Kes sesini! Odama girmeye hakkın yok.'' Sehun'un yüzü sinirden kırmızıya bürünmüştü.
''Düşündüm de... nasıl olsa bu yatakta...'' Sehun, hızlıca Luhan'ın bileğini kavrayıp itti, duvara sırtını çarpmasını sağladı.
''Sakın! Sakın bir daha asla bu odaya girme. Kimse, ama kimse bu odaya adımını atamaz. Özellikle de senin gibi ucuz insanlar.''
Bu sefer Luhan sinirlenmişti. ''Bana. Asla böyle bir hitapta bulunma. Ben ucuz değilim! Bana sarf ettiğin paraları unuttun galiba.'' Luhan'ın yüzünün her tarafı koca bir sırıtma ile kapladığında, Sehun daha da sinirlendi.
''Evet, lanet olası. Bedenin için servetimi döktüm. Ama sen, içinde ki beş para etmez ruhun, bir kuruş etmez. Bedenin el değmemiş olabilir ama ruhun bir fahişenin ruhu kadar el değmiş. Seni sürtük. Haddini bil ve odana def ol. ''
Sehun kapıyı açtığında Luhan kapıdan çıkmaz üzereyken Sehun'un kravatını kavradı. ''Hadi, şu anlaşmayı imzalayalım.''
Luhan karar vermişti. Kim bok yiyen Minseok kimse, Sehun'u bu kadar değiştirmiş olan kişiye gününü gösterecekti.
Asıl daha da önemlisi, Sehun'un ağzından çıkan bu lafları, Sehun'a geri ödeyecekti. Sehun'un deliler gibi onu arzulamasını sağlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M YOUR SLAVE ☯
Fanfiction''Piyon? Ah, evet.'' Luhan gülümseyerek ayağa kalktı ve onun önüne geçti. Omuzlarından tutup, parmak uçlarında havalanarak onun dudaklarını dudaklarına bastırdı. ''Her oyunun sonunda, bütün satranç taşları aynı kutuya konulur. Hayatta budur, nasıl b...