‘’S-Sehun, bir hata mı yaptım da anlaşmayı fes ettin?’’ Luhan tedirginlikle sorduğunda Sehun anlaşmanın yazılı olduğu kâğıt yırtıklarını yere bırakarak Luhan’ın yanaklarını kavradı ve onun parıltıya bürünüp, dolan gözlerine baktı.
‘’Hayır, tüm hata benim. Yapmayacağım bir şey yaptım ve bunun bedeliyle yüzleşmek zorundayım. Sözleşme fes edildi, artık özgürsün.’’
Luhan özgür olduğuna sevinemiyordu bile. Özgür olmayı istemiyor muydu? Belki de her şeyden çok istiyordu ama artık yaşamak için bir nedeni vardı. Burada kalmak için bir nedeni vardı. Sehun ile sevişmek için bir nedeni vardı.
Bir anda değişen bu aura da neyin nesiydi? Luhan korkuyordu ama Sehun’un sıcak eli nedeniyle yumuşadığını hissediyordu. El, yumuşak ve dolgun yanakları okşadığında Luhan’ın gözyaşları özgürlüğüne kavuşarak yanaklarına, Sehun’un parmakları üzerine döküldü.
‘’Ö-Özgür kalmak istemiyorum. G-Gitmek istemiyorum. Ben, senin yanında özgürdüm. Evim yok, ailem yok. Kimsem yok Sehun. Hiç kimsem yok. Yalnızım. Gidecek yerim yok. Param yok. Yaşayacak nedenim bile yok. Gidemem, Sehun-ah. Gidemem.’’
Sehun’un ciddi yüz ifadesi değiştiğinde, suratsız yüzünü büyük ve parlak bir gülümseme kapladı. Onun gözyaşıyla ıslattığı yanağını parmağıyla sildi.
‘’Özgürsün. İstediğini yapabilirsin. Merak etme, sen istesen bile seni yanımdan bir an olsun ayırmam. Özgürsün. Kalbin özgür. Tutsaklığın sona erdi. Bir köle değil, bir insan olarak yaşayacaksın. Benim yanımda. İyi bir başlangıç yapamadık ama kötü bir sonumuzda olmayacak. Her şeyi, yeniden yaşayacağız.’’
Luhan rahatlamıştı. Gidemezdi. Kalbi Sehun’u seçtiğinde bunun üzerinden uzun bir süre geçmişti. Nasıl olurda kalbini onun yanında bırakıp, bedenini koca bir hiçliğe sürükleyebilirdi?
‘’H-Her şeyi mi?’’ Luhan’ın yüzünü aniden büyük bir korku kapladı. ‘’B-Bilardo fantezisi?’’
Sehun, karşısında ki masum balköpüğü saçlı çocuğun konuşmalarına koca bir kahkaha ile cevap verdi. ‘’ Eğer istersen, neden olmasın?’’
Luhan utandığını hissettiğinde başını Sehun’un göğsüne gömdü. Minik parmakları Sehun’un belinde tutunmuştu.
‘’İ-İstemiyorum. Ç-çok acı vermişti.’’
‘’İlkinin böyle olmasını istemezdim, özür dilerim. Eğer istersen, bunu telafi edebiliriz.’’ Sehun yüzüne yerleştirdiği şeytani sırıtışla Luhan’ın başını kaldırmış, kendisine bakan gözlere baktı.
‘’Delik düşkünü! Sapık.’’
-
‘’ Hayır, Luhan. Okula gitmiyorsun.’’ Sehun, dün gece ki konuşmalarının ardından Sehun’un kalbine girebildiğini düşünmüştü ama yine de bunlar Sehun’da işe yaramamıştı.
‘’Lütfen, eğer gitmezsem dans derslerim aksayacak!’’ Luhan sesini yükselttiğinde Sehun onun oturduğu koltuğa doğru adım atıp, ellerini onun omzuna koyduğunda, Luhan Sehun’un ellerinin baskısıyla arkasına yaslandı.
‘’Sana gitmeyeceğini söyledim. Minho ile görüşmeyeceksin.’’ Luhan, Sehun’un kızgın ve kıskanç bakışlarını gördüğünde içinden taklalar attı.
O gerçekten Luhan’ı Minho’dan kıskanmıştı ve Luhan ipin ucunu yakalamıştı. Bırakmaya niyeti yok gibi gözüküyordu.
‘’Sunbae gerçekten çok çabuk öğreniyor. O gerçekten de iyi bir partner.’’ Luhan gülümsediğinde Sehun parmaklarını kızartana kadar onun omzunu sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M YOUR SLAVE ☯
Fanfiction''Piyon? Ah, evet.'' Luhan gülümseyerek ayağa kalktı ve onun önüne geçti. Omuzlarından tutup, parmak uçlarında havalanarak onun dudaklarını dudaklarına bastırdı. ''Her oyunun sonunda, bütün satranç taşları aynı kutuya konulur. Hayatta budur, nasıl b...