Sehun uykusunda ki bulanıklığı ve dağılmışlığı ile yanında ki soğuk çarşafa elini attı ve düşündüğü gibi soğukluk, Luhan’ın yanında olmayışını doğruluyordu. Gözkapakları ağır bir biçimde açıldığında geçen gün aldığı onayla yüzünü gülücük kaplamıştı ama öğürme sesiyle gülümsemesi silinmiş, yerini endişe almıştı. ‘’Luhan…’’
Yataktan ayaklarını sallandırıp, ipeksi terliklerini ayağına geçirerek uykulu bir biçimde bedenini lavaboya sürükledi. Klozete içindekileri boşaltan müstakbel eşinin yanına gidip, tiksinmeden onun sırtını sıvazladı. ‘’Sakin ol bebeğim, yanındayım.’’
Luhan aldığı destek ile tamamen rahatlayarak geri çekildi ve sifonu çekti. Lavaboda ağzını çalkalayıp, diş fırçasının ucuna diş macununu sıkıp, dişlerini fırçalamaya koyulduğunda Sehun onun beline arkadan kollarını dolayarak sivri çenesini onun omzuna koydu. Aynada onun mükemmel ve kızaran yüzüne bakıyordu.
Luhan ağzına aldığı suyu çalkalayıp, derin bir nefes aldı. ‘’Doktor bunun devam etmeyeceğini söylemişti!’’ Sitemkâr bir edayla Sehun’u umursamadan yatağına ilerledi.
Sehun’da onun peşinden gidip, yanına uzandı. Örtüyü üzerlerine çekip, onu kollarının arasına aldı. Yavaşça ince telli saçları okşamaya başlamıştı. ‘’Sık sık olmasa da arada olacağını söylemişti. Karpuzu çok fazla yemeseydin bu kadar rahatsız olmazdın.’’ Sehun’un sesi ninni gibi geliyordu ama Luhan için bu bile Sehun’a kızmaya yeterdi.
Sinirini, kızgınlığını birinden çıkarması gerekiyordu ve bu kişide onu acımasızca becerip, sonrada tüm sorumluluğunu üstlenen ve yakında evleneceği biricik kocasından başkası değildi.
‘’Yemedim o kadar! Çok fazla yemiyorum. Ne yani sen bana çok mu yiyorsun demek istiyorsun? Ya, çok yiyorum ve yakında davul gibi olacağım. Beni beğenmeyip başka biri ile görüşeceksin.’’
Luhan’ın dolup, yanaklarını süzülen gözyaşları Sehun’un kalbinin teklemesine neden oldu. Onu kırmayı hiç istememişti ama Luhan olur olmadık yerde ağlıyor ve konu ne olursa olsun kilo alıp, kendisini terk edeceğini dile getiriyordu ama Sehun onu bu kadar çok severken bu mümkün olmayacağı ikisi de biliyordu.
‘’Öyle demedim.’’ Onun saçlarını öptüğünde etrafa yayılan sıcak ile gülümsedi Sehun. ‘’Öyle demekte istemedim.’’ Luhan’ın söyleyeceği sözü biliyordu ve ondan önce söylemişti. Luhan ne diyeceğini bilemiyordu ama muhakkak ona bir cevap vermeliydi.
‘’Öyle de olabilir… sonuçta ileride beni beğenmeyeceksin.’’ Sesi az öncekinden daha kısık çıktığında Sehun mırıldandı. ‘’Bunu bir daha dile getirme ve hatta düşünme bile. Düşüncelerinde bile böyle ayrılık sözleri olmasın. Seni, ayrılmayı düşünemeyecek kadar çok severken, bunu bana söyleyemezsin.’’
Luhan, romantik Sehun’u seviyordu. Onun kalbine dokunup, orayı cennet bahçesi yapan Sehun’u seviyordu.
Luhan, Sehun’un günden güne daha da erkeksi bir vücuda sahip olduğunu biliyordu. Hafta sonları fırsat buldukça müstakbel kocası spora gidiyordu. İki aydır da vücudu gelişmişti. Luhan bu durumu sevmişti çünkü Sehun’u daha çekici buluyordu.
‘’Sehun-ah, seninle spora gelebilir miyim?’’ Sehun, romantik sözlerinin ardından gelen bu soruyla afallasa da başını olumluca sallamadan önce söyledi. ‘’Bebek içinde sağlıklı olabilir. Ama zayıflamak için geleceksen, asla.’’
Luhan onun yanaklarını avuçlarının arasına alarak Sehun’un dudaklarını ön plana çıkardı. Bu Sehun’u sevimli gösteriyordu ve Luhan kıkırdayarak dudaklarını onun dudaklarına bastırmadan önce mırıldandı. ‘’Bebeğimiz için…’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M YOUR SLAVE ☯
Fanfiction''Piyon? Ah, evet.'' Luhan gülümseyerek ayağa kalktı ve onun önüne geçti. Omuzlarından tutup, parmak uçlarında havalanarak onun dudaklarını dudaklarına bastırdı. ''Her oyunun sonunda, bütün satranç taşları aynı kutuya konulur. Hayatta budur, nasıl b...