Bir Kadeh Zehir

62.5K 4.5K 2.6K
                                    

sınır 3000 yorum

4000 vote

iyi okumalar

kesitlerden haberdar olmak için ve bölüm kritiği yapmak için ınstagrama davetlisiniz. Buradan kesitleri paylaş diyenler maalesef her bölüme kesitleri koyamam ki :(

Instagram: vianiec_wattpad kişisel hesabımı da takip edin:(

Instagram: lgizemsll

"Saçmalama Gülay, Ayşe farklı sen farklısın. Hem insanın sadece tek bir tane mi arkadaşı olmak zorunda." Gözümden aşağı yaş süzüldü. "Sende istersen tabii ki olurum arkadaşın, dostun, sırdaşın yengen..." dedim en sondaki sıfatı söylediğimde güldü. Ayağa kalkıp sarılırken bir çift göz takıldı bizi izleyen. Gördüğü manzara ile ağlamış olacak ki ben bakar bakmaz gözünü sildi. Sıcacık gülümsedim ona. 

"Hoş geldin Ülfet teyze. Duymamışım geldiğini kusura bakma." dedim Gülay ile sarılmamızı sonlandırarak.

"Hoş buldum kızım, asıl sen kusura bakma. Nalan çıkarken girdim içeri, haber de etmedim." Büyük ihtimalle konuştuğumuz her şeyi duymuştu. Gülay'ın bana söylediği sözler, belki de ilk defa arkadaş edinme çabasına ise duygulanmış ve ağlayıvermişti.

"Ne kusuru, estağfurullah." dedim mütevazılıkla.

"Bende Gülay'la Nalan'ı almaya gelmiştim. E yemek vakti geldi, seni de çağıracaktım." Hala gözleri dolu dolu bakıyordu. "Eğer senin içinde uygunsa soframıza buyur etmek isteriz seni de." İçten bir şekilde gülümsedim.

"Tabii ki gelirim." Hem bugünden sonra Ömer'le düğüne kadar aynı evde kalmayacaktık, daha iyi olurdu açıkçası. Evlenene kadar aynı ortamda bulunursak kendimize de hissettiklerimize de engel olamıyorduk. Ne o benden uzak durabiliyor ne de ben onsuz yapabiliyordum. Bedenine, sıcacık yüreğine öyle alışmıştım ki... Evlenene kadar onsuz, soğuk yatakta ne yapacaktım bilmiyordum.

...

"Elhamdülillah. Eline koluna sağlık Ülfet teyze." dedim son lokmamı yutarken.

"Afiyet olsun gelin, maşallah pek bir yedin." Bu söz tabii ki Ülfet teyzeden değil Celal amcadan çıkmıştı. Bu adam biraz(!) patavatsızdı.

"Yemekler güzel olunca..." Doğallıktan tamamen uzak biçimde gülümsedim. "Yedikçe yiyesi geliyor insanın. Hem düğüne de az kaldı Celal amcacığım, gelinliğin içinin dolduramam diye korkuyorum. O yüzden yedikçe yiyorum."

"Maşallah maşallah. Ye tabii gelin. Bir söz mü ettik." dedi az önce iğneleyici biçimde konuşmamış gibi.

Masada yabancı olarak sadece Celal amca ve oğlu Yavuz vardı, diğer misafirlerin hepsinin burada evleri olduğundan kendi yuvalarına çekilmişlerdi.

"E oğlum, bana bir arsa vermeyecek misin? Bak köye geldiğimden beri anacağına yük oluyorum. Kadın kaç gündür aş pişireceğim diye helak oldu. Onca insanın karnını doyurmak kolay mı?" Dedi Ömer'i muhatap alarak. Sanki kendine için değil de sırf Ülfet teyzeye yük oluyor diye istemiş gibi de üzerini örttü.

"Amca babam ölmeden evvel siz mal paylaşımını yapmadınız mı? Yanlışım varsa düzelt." Ömer oturduğu yerde iyice dikleşti. Ciddi meseleler konuşurken vücudu öyle dik ve sanki hiç yıkılmayacakmış gibi duruyordu ki... Onun bu haline bir kez daha vurulmamak mümkün değildi.

Amcası elini tek tük tel kalmış saçına atıp sıkıntıyla kaşıdı. "Yaptık ama biliyorsun işleri... Elde avuçta hiçbir şey kalmadı. Hepsi gitti, eski halimi mumla arar oldum." Eğer malları eşit paylaştıysalar epey varlıklı olması gerekirken kim bilir paralarını nerede har vurup harman savurmuştu.

AYKIŞLI (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin