Size sinir olduğum bir şeyi söylemek istiyorum. Şimdiye kadar yorum yapan hiçbir okura sert şekilde çıkışmadım. Eleştiri yapabilirsiniz, eleştiriye açığım. Ama bir okur var 1. kitaptan beridir her bölüme aynı yorumu yapıyor, ona cevabını verdim zaten. Eğlenecem ne ya kusucam ve benzeri yorumlar yapıyor. 3-4 bölüme yapsa hadi neyse ama her bölüme kusucam o nasıl yazış fln bişeyler yazıyor.
Benim yazım tarzımı beğenmeyen varsa okumak zorunda değil. Ben kimseye bu kitabı silah zoruyla okutmuyorum. Ben sadece paylaşıyorum. İsteyen okur isteyen okumaz. Eğer yazış tarzımdan rahatsız olan varsa okumuyabilir, zorlamıyorum.
Ama asıl merak ettiğim yazış tarzımı beğenmiyorsan neden o kadar bölümü okudun?
"Su ister misin?" dedi seda.
"Çok iyi olur cidden ya. Zaten susamıştım." dedi caner.
Seda suyu doldurduktan sonra canere verdi. Caner lıkır lıkır içti suyu. Afiyet olsun canım ya, tabi hiçbir şeyin farkında değil benim silahşörüm.
"Lan bu suyun tadı değişik geldi bana." dedi caner.
"O senin tatlılığındandır, suya karışmış senin tatlılığın." dedi eda.
"Höştt o kadar da değil. Ne o öyle iltifatlar. Yavaş gel." dedi ada. Kıskanmıştı.
"Bana yürüme eda." dedi caner.
Ayberkle ege bana bakarak gülmeye başladı. Bende gülüyordum. Arele baktığımda hiçte mutlu değildi. Hayır yani zaten bu çocuk ne zaman mutlu oldu ki?
Caner esnedi. "Bir şey diycem benim çok uykum geldi."
"Uyu sevgilim." dedi ada. Canerin saçını okşamaya başladı. Caner gözlerini kapattı. Hepimiz canerin uyumasını bekledik.
Aradan 10 dakika geçtikten sonra kontrol ettik. Uyumuştu. O zaman lets go.
Ayberk bir alt kata koşup tekerlikli sandalye getirdi. Odaya geldiğinde hepimiz ayberke baktık. Üstünde doktor kıyafeti vardı. Elindede bir tane hemşire kıyafeti. Hemşire kıyafetini adaya uzattı.
Ada lavaboya gidip üstünü değiştirdi. O arada erkekler caneri taşıyıp tekerlikli sandalyenin üstüne oturttular.
Ben sürekli kapıyı kontrol ediyordum. "Hazır mısınız?" diye sordum.
Hepsi kafasını sallayınca bende kapıyı açtım. Ada kapı önünde bekliyordu. Ayberk egeyi çıkartır çıkartmaz o da yanında durdu.
Arasla ters yönden yangın merdivenine ilerlediler. Orda buluşup caneri yangın merdiveninden indiriceklerdi.
Ben ve arel arabayla yangın merdivenin yanında bekledik. Eda ve seda ordaki hemşirleri oyalıyordu.
"Biliyorum şuan tuhaf olacak, yeri değil ama ben seni istiyorum derin. Hatalarımı telafi edecem elbette ama senin başkasına bakmanı istemiyorum." dedi arel.
"Kime bakıyormuşum ben?" diye sordum.
"Ayberke nasıl baktığını gördüm." dedi.
"O benim arkadaşım sadece. Yanlış yerlere sürükleme olayı." dedim.
"Yanlış yerler sürükleyen ben miyim?" dedi.
"Başka kim olabilir?" dedim.
"Sen." dedi.
"Arel ciddiyim yeter ya. Her güzel başladığın konuşmanın sonu kavgayla bitiyor. Ben sıkıldım." dedim.
"Tamam şimdi olayı topluyorum, başka yerlere sapmadan. Kusra bakma, nerde kalmıştım az önce ben?" durdu düşündü sonra tekrar konuştu. "Hah biliyorum burda tuhaf olacak ama artık ikimiz olalım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJ GÜNLÜĞÜ 2 - YAZ MACERASI
Teen FictionMacera dolu bir yaza var mısınız? DERİN: Bizim hikayemiz hiçbir zaman başlamadı. O sadece bizim için bir araftı. Asıl hikayemiz şimdi başlıyor. Ve sonunu belirliyecek kişilerde biziz.