Denizin hafif dalgalarının çıkardığı ses...
Akşamın getirdiği serinlik...
Sessizlik ve rahatlık...Sanırım, bunları özlemişim. Şehrin sıkıcı ve sıradan hayat tarzından çok sıkılmışım ve bunu daha yeni, sahile geldiğimde anladım. Akşamın serinliği neticesinde soğuk olan kumların üstüne oturmuş, önümde coşkun denizi izliyordum. Ara sıra dalgaların sahili ıslatmasını izlemek, hafif su damlalarının yüzüme gelmesini hissetmek beni rahatlatıyordu.
Bundan sonra artık kendime zaman ayırıp buraya sık sık geleceğim.
Sıkıntı veren geçmişim, çabuk büyümemi gerektiren herşey, öğretmenliğin zorlukları... Hepsi beni yoruyor. Ha bir de şu gizli psikopat...
Onun aklıma gelmesinden sonra çantamın içinden telefonumu çıkartıp saate baktım. Gece yarısı olmasına 2 dakika kalmıştı. Derince nefes aldım.
Artık onun beni aramasını beklemek ve beni araması, söylediği bir cümle şeyi dinlemek, onu azarlamak ve üstüne basa basa beni artık aramamasını söylemek günlük rutinime çevrilmişti diyebilirim.
Telefon zili çalar...
İyi insan lafın üstüne gelir derler, değil mi? Ya da iti an, çomağı hazırla?
Elimde tuttuğum telefonda aramayı kabul ettim ve yine her zamanki karmakarışık cümlesini söylemesini bekledim.
"Seni unutmadım, beni hatırla Min Ji."
"N'aber sapık?"
"..."
"İyisindir İnşallah? İyi ol, iyi ol. Belki iyi olursan beynindeki tümör yok olur da, artık beni her gece rahatsız etmenin saçmalığını anlarsın, sence?"
"..."
"Bundan bıktım. Arama diyorum, arıyorsun. Bağırıyorum, azarlıyorum, yine arıyorsun. Yorgunum diyorum arıyorsun. Sessize alıyorum, bıkmadan usanmadan tüm gece beni arayabilecek bir kapasiteye sahipsin. Cidden, senin derdin ne?"
"..."
"Çocukken travma geçirdin de, şu sadece bir cümle beynine mi kazındı?"
"..."
" 'Seni unutmadım, beni hatırla Min Ji' ne demek oluyor? Kimsin ki, seni hatırlayayım? Onu geçtim, adımı nereden biliyorsun?"
"..."
"Tamam, konuşma. Cevap falan da verme. Hep sus ve şu saçma cümleni tekrarla, tamam mı?!"
"..."
"Git başka işsiz güçsüz insan bul, onu rahatsız et, yakamdan düş artık, düş!"
"..."
"Uzaylı mısın? Kulağın var mı senin? Yani, söylediklerimi duyabiliyor musun?"
Güldü. Niye ki?
"Hadi bana gülmenin sebebini söyle."
"..."
"İyi be, söylemezsen söyleme! Kapatıyorum! Şuraya da rahatlayayım diye geldim, sayende kanser olup çıkacağım."
"..."
"Neyse, iyi geceler sapık. Ha bu arada adın telefonumda 'Bay Nokta Nokta' olarak kayıtlı, söyleyeyim. Ne zaman bundan rahatsız olursan, bana adını söyleyeceksin."
"..."
"Bay Nokta Nokta!"
Telefona baktığımda yüzüme kapattığını anladım.
Valla, yüzüme kapatmış.
Ben şok, ben iptal.
Az önce bay nokta nokta bana tavır mı aldı?
İzninizle, yediğim şoku evde sindirmem gerek...
Arkadaşlar, bu kitabın yardımınıza ihtiyacı var. Lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...