Duyduğum zil sesiyle salona ışınlandım resmen. Saat gece yarısıydı ve ben Bay Nokta Nokta'nın aramasını bekliyordum. Telefonumun zili çaldığında banyodan yeni çıkıyordum.
Kendimi koltuğa atıp telefonu elime aldım. Artık arayan kısmında Bay Nokta Nokta değil, Sapık Taehyung yazıyordu.
Bu...beni arayanın o olduğunu gösteriyordu. Yani eski Taehyung değil, şimdiki beni aramalarıyla rahatsız eden Taehyung...
Aman! Ne saçmaladım be!
Aramayı kabul edip telefonu kulağıma götürdüm.
"Seni unutmadım, beni hatırla Min ji."
"Selam bebek, ben kelebek."
Deyip sustum ve ağzımı elimle kapattım. Güldüğümü duymasını istemiyordum."Min Ji? İyi misin?"
"Gayet iyiyim, ne oldu?"
"Bilmem, sen telefonu böyle açarmıydın ki?"
"Sen konuştuğundan beri böyle açıyorum."
"Ha anladım... Selam kedicik, ben Taecik."
"Kes sesini! Sen böyle konuşamazsın."
"Nedenmiş o?"
"Ben öyle istiyorum diye."
"Gıcıksın."
"Öyleyim. Şimdi seni dinliyorum."
"Niye?"
"Bana herşeyi anlatacaksın."
"Anlamadım?"
"Şu gizemi diyorum...her gece aramalarını diyorum...sebebi ne, anlat diyorum, anladın?"
"Hmm, çok merak ediyorsun değil mi?"
"Hem de çok."
"O zaman daha çok merak edersin."
"Ne?"
"Diyorum ki, birşey anlatmayacağım. Hiç düşünmedin mi o cümlenin asıl anlamını? Hiç demedin mi kendi kendine bu adam bana niye böyle bir cümle kuruyor?"
"Çok sordum bunu kendime...Ama sonuç yok. Sıfır! Aklım hiç birşey almıyor. Hadi söyle."
"Söylemeyeceğim dedim."
"Çok kötüsün!"
"Değilim, sen beni öyle tanıyorsun."
"Seni daha tanımıyorum! Dolandırıcı falan çıkarsan hiç şaşırmam."
Gülmüştü.
"Komik birşey söylemedim. Söyle, para mı istiyorsun?"
"Para mı? Hiç güleceğim yoktu."
"Komik birşey söylemedim çünkü. Hadi söyle, beni rahat bırakman için ne kadar istiyorsun?"
"Ben öyle birşey istediğimi sanmıyorum."
"Benimle kafa mı buluyorsun??"
"Yoo, para istediğimi nereden çıkardın bilmiyorum, ama bende o dediğinden çok var. Çok."
"Zenginsen işin gücün olmalı. Hergece işsizlik yapıp beni aramaman gerekir."
"Sana bir işimin olmadığını söylememiştim zaten."
Her sözüme bir cevabı vardı ya...onu evire çevire dövmek hissi oluşuyordu içimde, şayet neye benzediğini bile bilmiyorum.
Yanaklarımı şişirdim.
"Varsa cesaretin gel, yüzyüze konuşalım. Telefonla aramak hep kolay, değil mi?"
"Seninle telefonla konuşmak bile zor..."
"Doğru ya. Şu saçma cümlenden başka aylardır birşey söylememiştin bana."
"Şimdi çok aptalım."
"O zaman akıllıydın yani?"
"Hayır... Sadece, senin daha fazla kafanı karıştırmaya dayanamadım ve...konuştum. Şu an sohbet ediyoruz, baksana."
"Ne demezsin..."
Boğazını temizledi.
"Tamam o halde, kapatayım ben. Sen de uyu."
"Dur kapatma!"
"Niye?"
"Çünkü..."
"Çünkü ne?"
"Sesin onun sesine çok benziyor..."
Bir süre telefondan ses gelmeyince kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. Yüzüme kapatmıştı.
Neden böyle yaptı ki?
❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...