Acaba diyorum yorum mu yapsanız? Yorumlarınızı ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. Ve bu bölüm yazdığım en uzun bölümdü. Haydi, haydi iyi okuyun, yorum yapın🙋
Üçüncü gün. Beni aramayı unuttuğu ya da bile isteğe aramadığı üçüncü gün.
Ne yapacağımı ya da ne düşüneceğimi bilemiyorum. Bu iyi birşey mi?
Aslında, beni daha önce de bir kaç defa aramadığı geceler oldu, yoğun olduğu içindi. Fakat bu başka gibi.Sanırım, telefonu yüzüme kapatmadan önce söylediği şeylerden dolayı öyle düşünüyorum. Haksız da sayılmam.
Hayalkırıklığını çok net duymuştum ama o kadar da ağır birşey söylememiştim bence. Ne de olsa onun bana hissettirdikleri karşısında söylediğim hiç birşeydi.
Fazla büyütmüştü. Yok neymiş efendim, pişman olacakmışım hem de kendi söylediklerimden. Farkına varmalıymışım.
Kafamı iki yana sallayıp kucağımdaki yastığı yere fırlattım. Kimi kandırıyordum ki? Çoktan pişman olmuştum bile.
Ya dediğimi yaparsa? Ya çikolatalı pudingi yeni bir partneriyle yiyecekse? Ya beni bu yolla pişman edecekse?
Göğsüme oturan ağırlıkla derin bir nefes aldım. Yok canım, o kadar da değildi. Hem, ben pişman etmeyeceğim demişti, öyle değil mi?
Ya değilse?
"Ya uff!"
Kafayı yememe ramak kalmıştı. Beni böyle mi cezalandırıyordu? Artık aramayacakmıydı?
Bu üç günde düşünmek için zamanım olmuştu. O bir idoldü, ancak beni her gece arayacak zamanı her zaman bulabiliyordu.
O bir ünlüydü, etrafı bir sürü manken gibi kızlarla doluydu. Koskoca 7 yıl söylediklerine göre kalbinde birtek benimle gezmişti. Gerçekten böyleyse, onu takdir ederdim.
Uzaktan kendime bakmalıymışım aslında. Gerçekten, yaptığım inat veya naz gibiydi. Neyin nazını yapıyordum ki? Neyi hala kabul edemiyordum?
Sanırım yetişkin gibi davranmanın zamanı gelmişti. Onu artık olduğu gibi kabul edebilirdim. Uzatmanın bir faydası yoktu, kendimizi yıpratmaktan başka birşey değildi, gerçek anlamda.
Gülümsedim. Uzun zaman sonra rahatlayacağımı hissediyordum. Artık boşverecektim. Takmayacaktım ve mutluluğu ben de hissedecektim.
Onu özlemiştim ve içimde tuttuğum bu hiss sanki bunu bekliyormuş gibi hemen ruhumu sarmalamıştı. Kendime ve ona daha fazla eziyet vermeyecektim. Bunu onun da duyması gerekiyordu.
Bakışlarımı duvar saatine çevirdim.
10.53Gece yarısına daha vardı. Bu gün de aramayacaksa ben arayacaktım. Evet, bunu yapacaktım. Biraz oyalansam vakit daha çabuk geçebilirdi.
...
Aniden telefonumun çalmasıyla bakışlarımı okuduğum kitaptan çekip telefona çevirdim.
Saat 11.23'tü.
Arayanı gördüğümde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Aramıştı.
Hadi Min Ji, yap şu işi.Kitabı kapatıp yanıma bıraktıktan sonra telefonu elime aldım. Boğazımı temizleyip aramayı kabul ettim ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo? Taehyung?"
"Alo?"
Telefonda yabancı bir kalın erkek sesi duyduğumda kaşlarım çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...