Çalan telefonumla bakışlarımı tavandan çektim. Sessizde titreyen telefona yandan kısa bir bakıp geri bakışlarımı tavana çevirdim.
Herhalde gece yarısıydı. Saatin kaç olduğunu anlamamda baya bir yardımcı oluyordu kendisinin aramaları.
Okuldaki çocukların yazılılarını kontrol etmiştim. Yorulduğumu farkettiğimde yatağıma uzanmıştım.
Bir saattir tavanı izliyordum.Hala çalan telefona bıkkınca baktım. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Katiyyen bilmiyordum...
Telefonlarına cevap vermelimiydim?
Ya da umursamamalıydım?
Şu durumda ikinci istesem bile olamayacaktı. Asla umursamaz olamıyorum.
Ama birinci seçeneğe ihtimal bile vermek istemiyordum. Hiç birşey olmamış gibi aramasını kabul edip onunla konuşmak istemiyordum.
Kalbimi dinleyip de aklıma, ruhuma, dünlerime ihanet etmek istemiyordum...Ben bu durumda olmayı hiç istemiyordum...
Dün gece aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum. O durumda herşeyin aklımda kalması mümkün değildi, ama ufak tefek şeyleri hayal meyal hatırlıyordum.
Herhalde acayip saçmalamışımdır. Ha bir de şu telefonuna cevap vermiştim...
Aptalım, nokta.
On dakikadır arayıp, kapatıp, bir daha aradığı telefonumu elime aldım.
Konuşmak istemiyordum, ama kahretsin ki, konuşamayacak gibi de değildim.İçimden kendime lanetler ederken, kalbimin kazandığının farkında olmam ne kadar da acıydı...
Derin bir nefes aldım ve artık kaçıncı kez aradığını bilmediğim telefonu elime aldım. Şu durumda kendime yapacağım en kötü şeyi yaptım ve aramasını kabul edip telefonu kulağıma götürdüm.
"Min Ji?"
İçimi çektim.
"Evet?"
"Nasılsın?"
"Sorma, bilmiyorum."
"Peki.. Sadece dünden sonra nasıl olduğunu merak etmiştim."
"Bana dün deme."
"Neden?"
"Saçmaladım, değil mi?"
Güldü.
"Bana sorarsan gayet tatlıydın."
Dediği şeyle kalbim teklemeye başlamıştı bile.
O da dediğinin farkına varmış olacak ki, boğazını temizledi."Biraz terslendim sarhoş Min Ji tarafından, ama sorun değil."
"Olamaz da zaten."
Evet, olamazdı. O kadar şeye rağmen bir iki tersledik alt tarafı, sorun tabiki olmayacaktı.
"Evet."
Birşey söylemedim. O da birşey söylemedi. Sustuk bir kaç dakika. Ama o sessizliği bozdu.
"Neden içtin?"
"Tahmin edemiyor musun?"
"...Benim yüzümden mi?"
Alaylı bir şekilde güldüm.
"Hayır. Ben hayatıma içtim. Geçmiş günlerime, gelmişime geçmişime, hepsine içtim."
"Demek ki, benim yüzümden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...