Anahtarla kapımı açıp kendimi içeri attım. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra ayakkabılarımı çıkarıp dolaba yerleştirdim. Anahtarı elimde oynatarak yatak odama ilerledim.
Liseden arkadaşlarımla yemekten dönüyordum. Eğlenceli bir gün geçirmiştim. Her ne kadar hepsini bir arada göremesem de, eski anılarımızı konuşup gülmemiz bana iyi gelmişti.
Çantamı yatağa bırakıp kendimi de yatağa sırtüstü attım.
Bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra yatakta doğruldum. Yatağımın çaprazındaki aynadan kendime kısaca baktım.
Değiştiğimi söylemişlerdi. Eskiden siyah uzun saçlarımın yerini şimdi kahverengi orta boy saçlarım almıştı.
Bir kaç eskiden sınıfımızın yaramaz çocuğu boyumun uzadığını söylemişlerdi, her ne kadar giydiğim topukludan dolayı olduğunu söyesem de.Aslına bakarsanız, pek umurumda değildi.
Yüz hatlarımın daha da olgunlaştığını duydum ve sadece gülerek karşılık verdim. Ne bekliyorlardı sanki, hala ergenlik dönemimde olmamı mı?
Öğretmen olmamdan bazılarının haberi vardı tabiki, ama diğerleri lise döneminde kurduğum şarkıcılık hayallerimden dolayı baya bir şaşırmıştılar.
Sesim güzeldi yani ben öyle düşünüyordum fakat bunun şarkıcı olmak için yeteceğini düşünmüyordum. Yani o zaman en doğru kararın bu olduğuna karar vermiştim.
Ünlü olmak sandığım kadar kolay değildi ve ben o sektörün gerçek yüzünü anladığımda yolun başından vazgeçmiştim.
Benim aksime o... cesurca davranmıştı. Hayallerine karşı herşeyini feda etmişti. Özel hayatını, ailesini, arkadaşlarını ve beni bile.
Yaptığı bencilcemiydi bilmiyorum, ya da benim düşüncelerim bencilceydi. Çok çaba sarfederek şu anki duruma gelmişti, gelmişlerdi ve bunu kendisi ve kendilerine borçluydular.
Ben onun kadar cesur olamadım. Hayalim için herşeyimden vazgeçemedim. O önümden ilerlerken sadece olduğum yerde hareketsizce kalıp uzaklaşmasını izledim.
Taehyung'u sordular. Buruk bir gülümseme sundum onlara ve 'Haberim yok' dedim. Pek eşelemediler, çünkü onun bir kaç saatlik yemeğe bile ayıracak vakti olmayan bir idol olduğunu biliyordular.
Kafamı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Bu kadar düşünmemek lazımdı. En iyisi duş almaktı.
...
Duş alıp çıktıktan sonra odama ilerledim. Kafamdaki havluyla saçlarımı kurulamaya başladım.
O an telefonumun zil sesi odayı doldurdu. Kafamı çevirip çantama baktım. Telefonu çıkarmadığım için hala içindeydi. Yaklaşıp yatağa oturdum ve telefonu çantamdan çıkarıp alışkın olduğum kişinin aramasını kabul ettim.
"Alo?"
"Evet?"
Bir öksürük sesi. Kaşlarımı çattım.
"Taehyung, iyi misin?"
"Ne bileyim ya."
Bu sefer daha yüksek sesle öksürmüştü. Boğuk sesle konuşunca anladım, galiba hastalanmıştı.
Bir kahkaha attım.
"Sakın bana hasta olduğunu söyleme."
"Tamam, söylemem."
Bir kez daha kahkaha attım.
"Çok komik, değil mi?"
"Fazlasıyla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...