Çalan telefonumla gözyaşlarımı sildim. Ellerimle gözlerimi havalandırmaya çalıştım.
Gerçekten dünden beri gözlerimi kırpmadan ağladığım için, hem de uykusuz olduğum için çok acıyordular.
Ama umurumda değildi. Şu durumda kalbimden daha fazla acıyan bir yerim yoktu.
Sırtımı dikleştirdirdim ve yaslandığım yatağa elimi uzatıp hala çalan telefonu elime aldım. O lanet olası adını telefonda gördüğümde titreyen alt çenemi umursamadan aramayı reddettim.
"Geberesice!"
Hala hiç birşey olmamış gibi beni araması iyice sinirlerimi alt üst etmişti. Ağzımdan hıçkırık çıktığında o an kendimden nefret etmiştim. Dünden beri ağlamamla boşalmayan kalbime laf anlatamıyordum, hiç bir şekilde...
Tekrardan telefonu çaldırmasına gözlerimi devirdim.
"Açmayacağım it herif!"
Telefonu sessize aldım ve ayaklarımı kendime doğru çektim. Başım çok kötü ağrıyordu. Dizlerime yaslayıp sakinleşmeye çalıştım.
"Beni salak yerine koyup her gece beni aramak için telefonun ekranına dokunan o parmaklarını var ya..."
Elimi yumruk yapıp yere vurdum. Hiç birşeyi yediremiyordum kendime. Yutamıyordum.
Nasıl bu kadar aptal olabilirdim...
Nasıl hiç birşeyin farkına varamazdım...
Ayağımla yere vurdum. Şuan, tam şuan yanımda olmanı diliyorum Taehyung... Keşke yere değil de sana vursaydım! İşe yaramayacaktı ama keşke vursaydım!
Aciz kalbimin karşısında hiç değilse fiziksel acı hissetmeni isterdim! Hiç değilse azıcık acı çekerdin!
Tekrardan yaşaran gözlerimi ellerimle kapattım. Yüzlerce, binlerce kez kendime onun için bir daha ağlamayacağıma dair yeminler etmişimdir, ama her seferinde şu sefilliğim yüzünden bir o kadar da bozmuşumdur.
Ellerimi gözümden çekip gözücü yan tarafımda bıraktığım telefona baktım. Hala beni arıyordu, Tanrım...
Telefonu bir hışımla elime aldım.
"Ben neden şimdiye kadar seni engellemedim?! Neden, ha, neden?!"
Çaresiz bağırışlarımı kendimden başka kimse duymuyordu. Peki neden beni duyamayan bir adam için ciğerlerimi patlatacakmış gibi bağırıyordum...
"Geç ayıldım ama, iyi oldu bana! Gerçekten iyi oldu! Artık yabancıların sesini duymadan engellerim!"
Kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Mümkünse ölseydim.
Parmaklarımı ekranda hareket ettirdim.
'Bu kişiyi engelle' yazısına dokunmak o kadar zor olmasa gerekti...
"Evet, zor değil."
Titreyen parmağımı kale almadan o yazıya dokunmaya çalışıyordum. Keşke çalışmasaydım... Sadece yapsaydım...
Olmuyordu. Yapamıyordum...
Sinirden dişlerimi sıkıp telefonda geri çıktım. Tüm yaşadıklarıma rağmen en ufak birşeyi bile yapamamam beni gerçek anlamda kızdırmıştı.
Bir atom kadar bile olamamıştım. Beni bin bir türlü parçalamıştı. Yıllar önce yavaş yavaş toparlıyordum kendimi, fakat dün geceki farkına vardığım şeyler daha iyileşmemiş yerlerden vurmuş, ben toparlayamadan tekrardan dağıtmıştı.
O an ekranın parlamasıyla kısa bir süre ayırdığım gözlerimi tekrar ekrana çevirdim.
Hayır, bu seferki arama değildi. Bu sefer yıllar sonra onun tarafından bana atılan bir mesaj bildirimiydi ekranda gördüğüm.
Bakmayacağımı kendime tekrarlayıp duruyordum. Ancak meraklı olduğum gerçeği diye birşey vardı. Hal böyle olurken de, ikilemde kaldığımdan nefret etmeğe başlamıştım. Fakat merağımın da beni yiyip bitirmesine izin vermeyecektim.
Tereddütlerimin beni yanıltmasına izin vermeden bildirime dokundum ve attığı mesajı okudum.
"Min Ji, telefonlarımı aç artık, lütfen..."
"Bana güven, buna ikimizin de ihtiyacı var."
"Lütfen..."
Taehyung... Lanet herif Kim Taehyung...
Şuan ihtiyacım olan en son şey seninle konuşmam olurdu, bunu biliyor musun aptal adam?
Cevap yazmadan telefonu kapattım.
Ne yazacak bir cevabım, ne de cevap verebilecek sabrım vardı.Hiç birşey olmamış gibi beni aradığında seninle konuşmayacaktım. Yıllar sonra ilk kez attığın mesajına hiçbir şey olmamış gibi cevap vermeyecektim. Artık hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaktım Kim Taehyung.
En azından bugün hiç birşey yapmayacaktım.
Gözlerim artık acıdan, yorgunluktan kapanırken daha fazla açık tutmakta direnemeyeceğimi anlamıştım. Elimle yerden destek alıp uyuşmuş ayaklarımı dikkate almadan yavaşça ayağa kalkıp kendimi yatağıma attım.
Bitkin düşmüş bedenimi şuan için birşey yapmaya mecbur edemeyecektim, ne üstümü değiştirecektim, ne de yüzümü yıkayabilecektim.
Sana söylemeden her gece baktığım gökyüzündeki aya da bakmayacaktım.
Zihnimin yavaş yavaş kapanmasına engel olamadığım gibi, seni şuan için düşünmemeye de engel olamayacaktım.
Ne telefonlarını açmadığım için, ne de mesajına cevap yazmadığım için üzgündüm.
Kusura bakma, ama umarım kusura bakarsın Kim Taehyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me [KTH]✔
FanfictionLanet olası telefon zilini yine, aynı saatte duyduğumda hayatımı sorgulamaya çoktan başlamıştım bile. Bu kişi her kimse benimle kafayı buluyordu. Tekrardan, telefonu açıp açmamak için çok düşündüm, ancak bu sapık kimse vazgeçmeyecek gibi duruyordu...