Belerik gözlerim, on metre açılmasına son saniye engel olabildiğim dudaklarımla Volkan'a bakıyordum. Gözlerinde büyüyen garip bir his, kalbime dokunuyordu.
Ona öylece bakarken sadece bir an küçücük bir an gerçekten onun karısı olmak nasıl olurdu diye düşündüm. Arada yanında uyusam da her gece birlikte uyumak nasıl olurdu? Gerçek ailesi olmak? Kalbimden parmak uçlarıma kadar tüm vücudum bize en uzak ihtimali çok merak ediyordu. Onun lavlarında kendime ufacık bir yer bulabilmek. Bu zamana kadar öz ailesinde yerini bulamamış kalbim, gerçek bir aileye sahip olsaydı?
Yüzündeki gülümseme giderek genişlediğinde gözlerimi kırparak k kendime gelmeyi denedim. Onu için e soktuğum duruma lanet ederek utançla bakışlarımı kaçırıp başımı önüme düşürdüm.
"Bak yine utandı," dedi hayalperest teyze. "Ne zaman evlendiniz?" diye soru bu kez de. Ben olduğum yerde ezilip büzülürken Volkan sol elimi yavaşça tuttu ve dudaklarına götürdü. Bakışlarım ona çıktığında elimin dışına gülüşünden ödün vermeden hafif bir öpücük kondurdu.
"Yeni, Elvan Teyze. Çok yeni." Kalbim çıkacakken rahat bir nefes verdim. Artık ağzımı açmam gerektiğine karar vererek Elvan Teyze'ye döndüm.
"Tekrar çok teşekkür ederim, Elvan Teyze. Yardımın için. Biz artık eve-" Volkan kaşlarını catarak beni böldü.
"Ne yardımı?" Hayır! Hayır! Söyleme! Elvan Teyze iç sesimin aksine konuştu.
"Mavi gözlü bir kadın geldi. Ben de camdan gördüm. Karınla konuşurlarken karın, belirteyim ki çok haklı olarak, üzerine atladı ve bir güzel patakladı." Alt dudağımın tamamını ısırarak başımı başka yöne çevirdim. Volkan'dan hayret dolu bir ses geldi. Ben büzüșen surat ifademi düzeltip hızla konuştum.
"Biz artık girelim. Ocakta yemek vardı." diye saçmalayıp Volkan'ın kolundan aceleyle daha çok utançla sıyrıldım ve koşar adım eve ilerledim. Volkan'ın veda ettiğini yarım kulak ișitsem de durmadan mutfağa geçip doğradığım yarım kalmış domatesleri kesmeye başladım. Volkan'ın gölgesi kapıda dikildiğinde utançtan bakamıyordum.
Ah Elvan Teyze! Tanıştığımız ilk gün yapılır mı bu? Ben hiç bir şey söylemeyecektim!
"Demek mavi gözlü bir kadını patakladı?" dedi imalı imalı. Elimdeki domatesi utançla sıktığımda suyu elime bulaştı. Ona bakmadan konuştum. Battı balık yan gider...
"Haklıydım. Kapıya gelip neler söyledi bir bilsen." Sesimi güçlü tutmaya çalışmıştım.
"Neler söyledi?" dedi daha da imalı. Sanki onu savunuyormuș gibi bir his oluşunca içimde bıçağı tahtaya vurarak sinirle Volkan'a döndüm.
"Senin onun dokunduğun tek ve son kadın olduğunu söylersek resmen üzerinde hak iddia etmeye kalktı. Ben de o laflarını geri yedirdim. " Kaşları ben konuşurken çatıldığında bağladığı kollarını çözerek bana yaklaştı. Dayanamayarak devam ettim. "Ayrıca seni bu kadar iyi tanımasına da sinir oldum. O yüzden de bir güzel dövdüm!"
Aslında çatılan kaşları son cümlemde kalktı ve birden gülmeye başladı. Ela gözleri parlarken yan bir gülüşle sordu. "Beni iyi tanıdığını nereden anladın?"
İşte bu, beni en çok utandıracak soruydu. Arkamı dönerek kızaran yanaklarımı gizlerken bana doğru yürüyordu. Cıvgı çıkmış domatesi doğramaya devam ettim. "Anladım işte," diye mırıldandım. Tezgaha yaslandığı saniye kalbim daha da fazla kan pompaladı. Ne diyecektim ki? Senin bana dokunmadığından emindi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN, VOLKAN
Romance''Hocam ben sizinle konuşmak istiyorum. Hani sabah karşılaştık ya onunla ilgili.'' Yüzü alaylı bir ifade alırken dudağının kenarı yukarı kıvrılmış, bir elini cebine sokmuştu. Havalı bir adamdı. ''Evet, seni dinliyorum. Özür dileyeceksin sanırım.''...