Ela gözler, kalbimin bütün kapılarını ardına kadar açmış, tüm kalbimi kendi mülkü ilan etmiști. Bu adam, hayatım boyunca düşünsem karşıma bu kadar mükemmel bir adam çıkabileceğini tahmin edemezdim. Belki yanlış zaman ve yanlış yerde tanışmıştık, fakat bunun hiç bir önemi yoktu. Beni öyle bir seviyordu ki, onun için yeterli olmadığım, onun dengi olmadığım halde gözlerinden kalbime uçan kuşlar rengarenkti.
Bu his, belki de asla dile gelmeyecek bir histi. Anlatılmaz bir duyguydu. Sevdiğim adam, bütün hayatını benimle geçirmek istediğini ifade eden bir soru sormuştu. İçimde yeşillenen mutlulukla dudağımı ısırdım. Sanki konușup cevap versem büyü bozulacaktı. Ama gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki dudaklarımı araladım.
"Evlenirim," diye fısıldadım. Gülüşü genişlediğinde benim de yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Elimi yanağına koydum. Kemikli hatları önümde hazine gibi dururken gözleri dudaklarıma kaydı. Gülüşüm yavaştan solarken dudaklarımı birbirine bastırdım.
Saniyeyle dudaklarını, dudaklarıma kapattı. Yavaşça öpmeye başladığında gözlerim çoktan kapanmıştı. Cevabıma karşılık vermemişti. Ama bana dudaklarıyla anlatıyordu. Hissediyordum.
Bir cesaret, bedenine yaklaşıp kollarımı boynuna sardım. Dudakları, bu hareketinle başka bir boyuta geçtiğinde aldığı derin nefesi dudaklarımızın üzerine verdi. Belimden tutan elleri sırtıma doğru ilerledi. Beni tamamen kendine çekti. Ne yaptığını kesinlikle bilen hareketleri aklımı başımdan almıştı.
Dudakları yavaşça çekildiğinde alnını alnıma yaslandı. Nefeslerimiz düzene girene kadar bekledik. Gerçi o yakınımdayken ne kadar beklesem de asla nefesim düzenli olmuyordu. Gözlerimi açmak istemiyordum.
"Bunu bir söz olarak alıyorum. Sen sadece benimsin. Bu soruyu, bir kaç yıl içinde sana tekrar soracağım ve o zaman, fikrinin degișmeyeceğini umuyorum." Bu tarz bir sahiplenilme eskiden olsa cırlayarak karşı çıkacağım bir durumdu. Fakat bunu, sevdiğim adam söylediğinde bambaşka olmuștu. Gülerken gözlerimi açtım.
"Değişmeyecek. Ölene kadar aynı soruyu sor. Cevabım hep aynı olacak."
Ela gözleri daha da koyulașırken tekrar yavasça bana doğru eğildi ama gerçekten artık kalbim yerinden çıkacaktı. "Lütfen," dedim bakışlarımı kaçırarak. İç çekerek huysuzca geri çekildi.
"Bana bırakırsan sabaha kadar seni öperim. Engel olduğun hoşuma gitmese de bazen iyi oluyor." Gözlerimi devirerek tamamen ondan uzaklaşırken gülmeye başladım.
"Ben de aslında bazı şeyler olmasa sana engel olmam."
Gözlerini kıstı. "Neymiș o bazı şeyler?"
İtiraf etmek istemesem de mantığımın iç sesi mırıldandı.
Bu ișin, senin yatağında bitmesi gibi şeyler.
Artık kendime, düşündüklerime ve duygularımın onunla ilgili gittiği yöne inanamıyordum.
Aklımdan geçen şeye kendi gözlerim büyürken hafifçe öksürdüm. "Saatin geç olduğu ve uyumamız gerektiği gibi şeyler." diye mırıldandım.
Bundan hoşlanmayarak burnunu kıvırdı. "Bu muydu? Dudaklarından bunun için mi mahrum kaldım?" Güldüğümde ciddilești. "Bir yandan da, haklısın. Hadi bakalım. Doğru yatağa!"
******
Aynadaki görüntüden memnun muydum? Hem de çok! Siyah, dar, yüksek bel pantolonun üzerine siyah salaș saten bir gömlek giymiștim. Pantolon, gitgide zayıflayan bacaklarımı şekilli göstermişti. Gömleğin uçlarını pantolonun bittiği sınırda düğüm attım ve yaka düğmelerinden bir kaçını açarak biraz dekolte yaratmış oldum. Tek yakayı da omzuma hafifçe doğru sarkıttım. Gömleğin kollarını kıvırıp bileğime gümüş bir kaç bileklik ve boynuma Volkan'ın yaprak detaylı kolyesini taktım. Saçlarımı tepeden ev topuzu tarzı dağınık bir topuz yapmıştım ve yine siyah bir bandanayı topuzun etrafına bağlamıştım. Kulağıma da geniş gümüş halka küpeleri taktığım zaman bir tek makyaj yapmamıştım. Kirpiklerime bolca rimel sürdüm ve bordo bir ruj sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN, VOLKAN
Romance''Hocam ben sizinle konuşmak istiyorum. Hani sabah karşılaştık ya onunla ilgili.'' Yüzü alaylı bir ifade alırken dudağının kenarı yukarı kıvrılmış, bir elini cebine sokmuştu. Havalı bir adamdı. ''Evet, seni dinliyorum. Özür dileyeceksin sanırım.''...