Selamın hellö (Allahım tövbe hahahah)
Nasılsınız sayın gençlik? Yeheeeee 89, 2 k olmușuzzzzz. Thank you very much to you, my dears!🥳🥳
Yorumlarınızın hepsini tek tek okuyorum ve oylarında hepsini görüyorum 👀 çokkkk teşekkür ederim. Derin ve Volkan'ı bu kadar benimsediğiniz içinn teşekkürlerr! Ve Derin'i babasından ve Volkan'in annesinden de bu kadar nefret ettiğiniz için. Hhaha.
Bölüm gecikti. Ama bence güzel oldu. Bir iki bir şey eklemek istiyorum bu araya(ciddileșmeli şu an) shdhd. Birincisi, kitabı bitirecektim ancak aklımdaki gibi finali değiştirdiğim için kitap uzayacak! (sevinenleri göreyim! 🙋♀️)
İkincisi ise bir soru aslında.
Nabıyonuz bea?
Neyse gidin okuyun haydi! 😁
Ayaklarıma değen karı hissediyordum. Çıplak ayaklarım, donmuş suya her bastığında çıkan ses kulaklarıma erișiyordu. Beyaz karın üzerine soğuk gölge vardı, güneş yukarıdan vuruyordu. Ama ısıtmıyordu ya da kar yüzünden hava soğuk değildi. Bakışlarımı yerden kaldırdım ve etrafa bakındım. Etraf boştu. Çelimsiz bir kaç ağaç ve yol vardı. Kardan çamurlanmıș toprak yolda bir arabanın önüne park ettiği binaya baktım. Büyük demir kapıları vardı. Camları çatısının hemen altında yüksek duvarın en yukarısındaydı.
Burayı sevmemiştim.
Burayı hiç sevmemiștim.
Kasvetliydi bir kere. İnsanın içinde berbat bir görüntü kirliliği yaratıyordu. Boyası dökülüyordu ve çok çirkindi.
Kalbim korkuyla yerinde atmayı keserken aldığım oksijen ciğerlerime saplandı. Gitmek için arkamı döndüm ve hızla o korkunç binadan uzaklaşmak için adımlarım. Ama bir ses beni durdurdu. Binanın içinde yankılanan bir sesti bu. Genc bir adam bağırıyordu. Hayır, genç bir adam içinin kavrulan sesiyle birine yalvarıyordu.
"Yapma! Yapma lan şerefsiz! Yapma! Masum küçük bir kız o! Yapma! Yalvarırım dur! Beni öldür! Dur! Onu değil, beni öldür!"
Olduğum yerde her kelimeyle irkilirken bu sesi kayıtsız kalamadım. Güzel ses, nasıl da yalvarıyordu?! Yardım edebilir miydim acaba? Yönümü o binaya çevirdim ve yetişmek ümidiyle neredeyse koşan adımlarla oraya ilerledim. Büyük demir kapının kalın demir koluna tutunup kendime çektim. O kadar ağırdı ki koskoca bir gıcırdama sesiyle geçebileceğim kadar açıldı.
Hızla içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında bir kaç saniye duraksadım. Üç kişi zincirlerle bağlıydı ve bir adam kızın yanında elinde bir silahla duruyordu. korkudan ve acıdan açık yeşil olmuş gözler tek bir yere kitlenmiști. Zincirli olan adamlardan birine.
Ela gözlü adam o kadar çarpıcı hatlara sahipti ki ifadesine rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmemişti. Arkadan bağlı ellerindeki zinciri çekiştiriyordu. O sırada silahlı adamın sesini duydum.
"Söyleyeceğin son bir şey var mı?"
Dedi elindeki silahı kızın başına dayarken. Kız irkilip geri çekildi.Hiç biri beni görmemiş ya da en azından o ağır kapının sesini duymamış gibiydi. "Ne yapıyorsun?!" diye çığırdım istemsizce. Beni fark etmesinden korksam da kıza zarar vermesine izin veremezdim. Adama doğru ilerlemeye çalıştığım saniye camdan bir duvara çarptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN, VOLKAN
Romantizm''Hocam ben sizinle konuşmak istiyorum. Hani sabah karşılaştık ya onunla ilgili.'' Yüzü alaylı bir ifade alırken dudağının kenarı yukarı kıvrılmış, bir elini cebine sokmuştu. Havalı bir adamdı. ''Evet, seni dinliyorum. Özür dileyeceksin sanırım.''...