"Adımı hiç söylemedin."

748 30 18
                                    

Tekrardan hellö,

Gaza geldim, yeni bölümü de atıyorum...

Zaman atlaması var bölüm içinde anlayacaksınız. Ufak tefek konulardan henüz bahsedilmedi. Diğer bölümlerde teker teker hepsi aydınlanacak.

Yavaştan da finale dogru adım adım gidiyoruz gençler. Bir kaç bölüm kaldı. Belki üç belki dört henüz net değilim ama bakalım.

Ayrıca her paragrafa ayrı çığlık istiyorum. Bakın onlar beni böyle Gaza getirdi de bitirdim bölümü 😂

İyi okumalar.




"Lütfen müdahele eder misiniz?" diye yardım istedim polis üniforması giyen adamdan. Polis araya girerek hıçkırarak ağlayan kızın kolunu adamın elinden kurtardı. Göreve başlayalı yaklaşık on ay olmuştu. Bu kaçıncı aile içi taciz ve tevacüz vakasıydı. 15 yaşındaki alıp hızla arkama çektim.

Polisin kolunu kırıp arabanın üzerine yatırdığı üvey abisi bağırıyordu. "Alamazsınız lan! Kardeşim o benim!"

Polislerden biri "Biraz daha zorluk çıkarırsan seni karakola alacağım bak rahat dur!" diye uyardı.

Kız hüngür hüngür ağlıyordu. "Beni mahvettiniz. Baban yaptı. Sen de annem de sustunuz! Allah hepinizin belasını versin!"

Hızla kızı alarak arabaya bindirdim ve önce sağlık kontrolüne sonra da karakola doğru ilerleyen klasik süreç başlamıştı. Kızla karakolun sandalyesinde otururken bana döndü. Kahverengi kocaman gözleri vardı.

"Abla senin adın neydi?" diye sordu.

"Derin." dedim hafifçe gülümseyerek. "Ben seninkini biliyorum ama hangisini kullandığını bilmiyorum."

"Selvi." derken o da hafifçe gülümsedi. Sonra bir an korkuyla konuştu. "Kurtuldum değil mi ben? Artık o eve dönmeyeceğim, değil mi?"

Elimdeki dosyayı açıp mahkeme kararını ona uzattım ve satırlardan birini işaret ettim. "Bak bu mahkeme kararı artık annenin senin vasin olmadığını belirten karar ve senin Yurda yerleştirileceğini bildiren bir karar. Bu kararı geri aldırmaları imkansız. Yasal olarak onların lehine hiç bir açık yok. Yani, kurtuldun."

Yüzüne yerlesen kırık gülümseme öyle tanıdık ki... Onu öylesine hissediyorum ki... Kağıdı dosyanın içine koydum ve onu kolumun altına alıp sarıldım. Aslında bu yaptığım tam anlamıyla etik değildi ancak bu çocuğa birinin yalnız olmadığını söylemesi gerekiyordu. Bir anda ağlamaya başladı.

"Abla ben bana bakmasın diye uğraştım. Beni beğenmesin diye. Yemin ederim. Ama o durmadı. Önce vücudumu elledi. Sonra da bir gece herkes uyurken..." diyerek daha da hıçkırdı ve suratını omzuna gömerek ağlamaya devam etti. "Ellerimle sırtını güçlü bir şekilde tutarak sakinleşmesini bekledim.

Bir süre sonra sakinleştiğinde çantamdaki suyu çıkarıp ona içirdim. Normal şartlarda şimdi söyleyeceklerimi bir psikiyatri uzmanı uzun bir terapiler ile ona söyleyecekti. Ancak benim ona bunu anlatmam gerekiyordu. O kadar sürede kendini heba edecekti.

"Selvi," diye ona seslenerek gözünün içine baktım. "Hayat hiç beklemediğin yerlerden vurdu seni. Üzgünüm, belki daha da acıları ile karşılaşacaksın. Yaşın çok küçük, bunları yaşamaman gerekirken manyağın biri yüzünden bütün hayatın değişti. Koskoca bir boşluğun içinde yapayalnızım sanıyorsun. Burada sana umut naraları çekmeyeceğim. Acı ama gerçek bir kaç şey söyleyeceğim sadece. Hayatında daha bir sürü insan göreceksin. Kimine bu beni bırakmaz, canıma can olur diyeceksin kiminden nefret edip belalar okuyacaksın. Ama hepsi gelip geçici olacak. Burada önemli olan senin kimseye körü körüne güvenmemen. Çünkü insan beşeridir ve şaşar. Sen kendini bileceksin. Kendin için güçlü olacaksın. Ve hiç unutma ki birinin sana yaptığı bu gibi korkunç bir şey asla senin yaptıklarınla engel olabileceğin bir şey değil. Bir insan saf kötüyse ve o kötülük seni hedef aldıysa burada senin suçun olan bir şey yoktur. Bunu sakın unutma."

DERİN, VOLKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin