Seokjin'den:
Guruldayan karınlarımızı doyurduktan sonra koşar adımlarla geçidin yanına geldik. Dün açılmadığı için Taehyung temkinli adımlarla iyice yaklaştı, elini yavaşça uzattı. Eli titreyen geçidin içine girerek süzülmeye başladığında neşeli arkadaşım gülümsedi, geçidin içine zıplayarak girdi.
Namjoon ile onun bu çocuksu tavrına güldük.
Sıra bana gelmişti, ben de önce temkinli adımlarla geçide iyice yaklaştım. Aynı Taehyung gibi elimi yavaşça uzattığımda, tüm dünyanın benimle bir derdi olduğu düşüncemi kendi içimde doğruladım.
Elim içeri girmemişti, girememişti. Taehyung gibi titreyen geçidin içinde süzülmesi gereken elim, sanki hastalıklı bir maddeymiş gibi geriye atılmıştı.
Sonra aklıma, buraya gelirken nasıl geçtiğim geldi.
Sıkıntıyla iç geçirip arkama döndüm. Namjoon kafası karışmış bir surat ifadesiyle beni izliyordu. Muhtemelen o da neden geçemediğimi düşünüyordu, sonra birden kafasının üzerinde hayali bir ampul yanmış gibi dudakları 'o' şeklini alarak yanıma koşar adım geldi.
"Dün buraya gelirken nasıl girdiğimizi hatırlamıyor musun? El ele tutuşmamız gerekiyor."
Yeni fark etmişim gibi avucumu alnıma yavaşça vurdum.
"Ah, doğru."
Uzun zarif parmaklarını benim parmaklarıma geçirirken tarifsiz duygular yaşıyordum.
Dokunduğu yerler cayır cayır yanarken artık alıştığım huzur hissi akciğerlerime doldu. Sanki parmaklarıma dokunduğunda oraya bir kibrit bırakmıştı da tüm bedenim alevler içinde kavruluyordu. Fakat bu kavrulma acı verici bir şey değildi; aksine yıllarca bu pozisyonda kalabilirmişim gibi hissediyordum.
Akciğerlerimde dolaşan huzur, mideme doğru ilerledi ve orada uykuda olan kelebekleri canlandırdı. Artık karnımdaki kelebekler de benim gibi huzurla dolmuştu.
Tarifsiz duygular hissettiğimi söylemiş miydim?
Birden bire Namjoon'un yürümeye başlamasıyla beynimin duygu dolu kısmından çıkıp gerçekliğe daldım. Normalliğe dönmek beni rahatsız etmişti, kendi dünyamda saçma düşüncelerimle daha rahat hissediyordum.
Bu rahatlığın sebebi tabii ki elime dolanmış parmaklar değildi.
Saydam geçit, iki genç fark etmese de saydamlığını yitirmeye başlamıştı.
*********
Dremin'e geldiğimizde sanki evime gelmiş gibi hissettim. Bu hisle içimden deli gibi gülme isteği geldi. Ben hiçbir yere ait değildim. Ne Dremin'e, ne de insanların dünyasına.
Başıma yine o keskin ağrı girdiğinde hafif sendeledim, ama kimse fark etmesin diye hızla toparlanıp buruşturduğum yüzümü düzeltmeye çabaladım. Normal ağrılar gibi alnımın orada değil, ensem ile kafamın arkasında bir yerlerde ağrı vardı. Otelde olduğu gibi sanki midem eğilip bükülüyormuş gibi hissettim, derin nefesler alarak bu berbat hissin geçmesini dilemeye başladım. Her zamanki gibi dileklerim kabul olmamış, aksine daha beter olmuştu.
O an iç sesim tek bir şey fısıldıyordu; Namjoon'un elini tut.
İç sesim sanki beni yoldan çıkarmaya çalışan bir şeytan gibi kulağımın arkasına fısıldıyordu.
Daha onu susturamadan elim benden izin almadan Namjoon'un zarif parmaklarına dolandı. Şaşırmış olsam da, sanki hiçbir şey olmamış gibi dönüp Namjoon'a bakmadım.
Geçide girerken yaşadığım duyguları yine yaşadım, hatta daha yoğununu.
Beynim sanki bir şeyler biliyor da benden saklıyor gibi sinsice gülüyordu. Delirmek üzereydim, alt tarafı aynı anda geldiğimiz çocuğun üzerimde nasıl böyle bir etkisi olabilirdi?
Kafayı sıyırmama az kalmışken Taehyung ile beraber kaldığımız evin önüne geldiğimizi fark ettim. Neden öylece dikildiğimizi soracakken, ev arkadaşım aklımı okumuş gibi -ki, okumuş bile olabilirdi- açıklama yaptı.
"Bence eve girmeyelim, daha hava bile kararmadı biraz daha gezmeye ne dersiniz?"
Dalgınca başımı salladım, "Bana uyar" diyerek.
Kısa olduğunun farkındayım, zaten geçiş bölümü gibi bir şey bu.
Diğer bölümde neler neler olacak :D Zeki okuyucularım Seokjin'in ne olduğunu anlayacak :)))
Uzun zaman sonra yb geldi, diğer bölüm için arayı çok uzatmayacağım merak etmeyin ♡
Merak edecek biri yok yahu ne diyorum ben ksvskavska
Neyse uzatmıyorum,
Namjin'le kalın!
*533 kelime*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dremin | Namjin
FanfictionHerkesin bir gücü olan Dremin dünyasında, bir tek Seokjin'in gücü olmadığı düşünülüyordu. Ama kimse gerçeği bilmiyordu, Seokjin bile.