"Bu da ne demek şimdi?"
Karşımdaki doktor durmuş, Seokjin'in hiçbir şeyi olmadığını söylüyordu.
"Bakın hanımefendi, kendi gözlerimle gördüm. Titredi bildiğiniz, ayakta duramadı, banka zor oturttum!"
"Ama Namjoon Bey, tüm testleri yaptım, onun hiçbir şeyi yok. Psikolojik bir şey olabilir, sizi psikoloğa yönlendirmemizi ister misiniz?"
Sıkıntılı bir iç çektim.
"Hayır, teşekkür ederim."
Eğer psikolojik olsa, aynı anda benim de kalbim ağrımazdı.
Gerçekten, Seokjin ayakta duramazken ben bir de onu taşıdım, hem de o ağrıyla. Ona belli etmemeye çalışırken kendimi kandırmaktan acımı bile unutmuştum sanırım.
*******
O sırada gökyüzü, Tanrılar Diyarı:
Drekius sinirle soludu.
"Yaptığım onca lanete, karşınıza çıkardığım engellere rağmen kavuşmaya bu kadar meraklısınız demek?"
İki genç çiftin mutlu anlarını izlerken kıskançlığından bir Tanrı olduğunu unutup onlarla kavga edecekti neredeyse. Sonra kendine geldi, elinde yüzlerce gücün olduğunu anımsadı.
Odaklanarak gözleriyle gençlerin çırpınan kalplerini gördü. Ellerini uzattığında iki zavallı kalbi avuçlarının içinde hissedebiliyordu. Eğer aniden sinirlenirse ikisi de oracıkta ölürdü, o yüzden kendine hakim oldu. Ellerinin gevşekliğini yavaşça azaltmaya başladığında Seokjin'in yüzündeki acıyı görmek ona zevk vermişti.
Ama bir an Namjoon'unkini de sıkıyor mu diye kontrol etmek zorunda kalmıştı. Doğrusu etkilenmediği söylenemezdi.
Dremin, Küçük bir Hastane:
"Hey, sakin ol."
Esmer çocuk, karşısında yarı uzanır vaziyette oturan çocuğa hayret dolu gözlerle baktı.
"Sakin mi olayım? Ölebilirdin Seokjin! Şey, hem de ilk öpüşmemizde."
Seokjin kafasını bir şey düşünür gibi kafasını tavana doğru çevirdi. Tavana bakarken bir anlık elini dudaklarına götürdü, sonra olabildiğince hızlı bir şekilde geri çekti. Tekrar ayakta dikilen çocuğa döndüğünde yanakları kırmızı, dudakları ise en az yanakları kadar kırmızıydı. Namjoonun siniri, endişesi ve korkusu bu manzarayla havaya karışıp uçtu.
Namjoon, tek hamlede Seokjin'in yanına giderken içindeki tarif edilemez korku yeniden gelmişti ama vazgeçmeye hiç niyeti yoktu.
Tereddütlü beden, diğer bedene iyice yaklaştığında ikisi de sıradaki eylemi biliyordu, yani uzatmaya gerek yoktu değil mi?
Burunlar birbirine değdi, gözler dudakları buldu. Sonra dudaklar gözlere imrenmişçesine hızla bir araya geldi, gözler yenilgiyle kapandı.
Şimdi iki dolgun dudak birbirleri üstünde bağımsızca, özgürce hareket ediyordu.
Neyse ki bu birleşmeleri acıyla bitmedi, ikisi de gülümseyerek birbirinden ayrıldı ve kollar yeni evlerini bularak hızla bedenlere sarıldı.
****
Eveet kısacık bir bölüm olduğunun farkındayım ama bence bu kadar yazdığıma şaşırmalıyız.
Baya hastayım, okula gitmeyince de fırsat bu fırsat dedim yb yazdım. Okuldan geldiniz muhtemelen, hasta olsam da okula gitmediğim için mutluyum:)
Hikaye iyi gidiyor mu???
2k okunma aldı ficim, ilk defa bu kadar şey hissediyorum (kelimeyi bulamadım aodbaobdiq).
Görüşürüz!
*470 kelime*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dremin | Namjin
FanfictionHerkesin bir gücü olan Dremin dünyasında, bir tek Seokjin'in gücü olmadığı düşünülüyordu. Ama kimse gerçeği bilmiyordu, Seokjin bile.