20. Bölüm | Final

2.1K 257 318
                                    

Hatırlamayanlar için söylüyorum, Namjoon'un gücü görünmez olmaktı.

Biraz yorum da yapsanız fena olmaz yani... Önceki bölümde sadece 27 yorum var resmen.

*****

"Tamam, iyi gidiyorsun. Şimdi en sonuncusuna geldik."

Etrafımdaki alana bakıp kendi kendime ne yaptıracağını düşünürken duyduğum sesle hızla başımı kaldırdım.

"Görünmez olacaksın."

Duyduğum iki kelime üzerine gözlerim yanmaya başlarken duygusal bir yapım olduğunu anlamaması için başımı tekrar çevirdim.

"Peki, nasıl yapacağım?"

Hafifçe öksürmeme rağmen titreyen sesimle konuştuğumda burnundan güler gibi bir nefes vermişti.

"Bulutlardan kocaman bir dolu parçası alıp bana attın ve hâlâ nasıl yapacağım diye mi soruyorsun? Savaşta da birden durup nasıl yapacağım diye soracaksın herhalde. Odaklan, Seokjin. Odaklan."

Haklı olduğunu bildiğimden hem ağlamamaya çalışıp hem de odaklanmaya çalıştığım için çorba kıvamına gelen beynimi daha fazla yormaya başladım. Fakat ağlamamak için kendimi o kadar kasmıştım ki, beynimin içinde görünmez olmak yerine tek bir şey geçiyordu; sakın ağlama.

Yapamadığımı açıkça belirten bir nefes verdikten sonra gözlerinin içine bakarak izin alır gibi sordum.

"Biraz mola verebilir miyim?"

Amacım ağlayıp tüm her şeyin acısını bağırarak çıkarmaktı, ama Poseidon'un kalbi bunu anlayamayacak kadar kararmıştı.

"Olmaz, çok az kaldı savaşa."

Gözyaşlarımı artık tutamazken hızla akmaya başladılar. Karşımdakinin şaşkın yüzünü gördüğümde sinirim katlanarak artıp, boğazıma oturmuştu. Boğazımdaki yumru öyle büyümeye başlamıştı ki, yutkunamıyordum bile.

"Hem beni evimden, sevgilimden, arkadaşımdan alıkoyuyorsun, hem istemediğim hâlde bir katil yapıyorsun, hem de mola vermeme izin vermiyorsun, doğru mu anlamışım?"

Öfkenin damarlarımda dolaştığını hissederken ben fark etmeden yine Tanrı yüzüm ortaya çıkmıştı. Bembeyaz gözlerim ve korkutucu şekilde solgunlaşmış tenimle kendimi daha güçlü hissediyordum. Ah, güçlü doğru kelime değildi sanırım, daha çok olmam gereken şeye dönüştüğüm ve içimdeki saklı gücü bulduğum için garip bir huzur ile zevk hissediyordum.

Çoktan yumruk yaptığım ellerimden birini sözde babamın yüzüne indirirken hamleme ben bile şaşırmış, hissettiğim zevkten korkmaya başlamıştım.

Gerçekten de katil olmak istemiyor muydum?

İçime düşen şüphe anında huzurumu ve öfkemi kaçırırken geriye sadece korktuğum zevk kalmıştı. Gözlerim eski hâline dönerken hâlâ yerde yatan Poseidon'a kısa bir bakış atıp kaşlarım çatılı bir şekilde oradan uzaklaştım.

Tanrılar Diyarı'nın sokaklarını turlamaya başladığımda yanımdan geçen herkesin tuhaf bakışlarını hissetsem de bu umrumda olacak son şey bile değildi.

Hemen Namjoon'a ulaşmanın bir yolunu bulmalıydım.

Annemin bana rüyamdayken gönderdiği mesajı hatırladığımda onun nasıl yapıldığını unutmadığını umarak bilinçsiz adımlarımın yönünü değiştirdim.

*******

"Namjoon kim?"

"Anne, konumuz bu değil. Yardım edecek misin?"

Dremin | NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin