Rüyalarıma girecek kadar sevdim seni.
Günlerimizi olmayan günlerine pay pay ettim. Seninle ve sensizlikle idare edebilmek için.
Sen her şeydin yada her şey sendi.
Gördüğüm insanlar , aldığım nefes , içtiğim su. Herşeyde sen vardın.
Çok özlüyordum içerlerimde seni. Her nefes alışımda hançer gibi saplanıyordu soluduğum hava.
Olmayışını düşündükce daha bir kesiliyordu nefesim sanki boğulacak gibiydim sensizlikle.
Sahi biz bu kadar imkansızlaştık mı?
Sen miydin imkansız olan yoksa ben miydim imkansıza aşık olan . Ben imkansıza aşık olmuştum sevgilim. Ben sana aşık olmuştum. Zaten imkanı olana sevgi imkansızlığı olana aşk denirdi.
Ben imkanı sende ararken sendeki imkansızlığa aşık olmuştum. Sen benim hayatımın en güzel imkansızlığısın .
Sen beyazı severdin ben siyahı. Ben tatlıyı severdim sen tuzluyu.
Mesela çayı şekersiz içerdin sevgilim. Çok şaşırırdım sana hayret ederdim. Artık bende çayı şekersiz içiyorum Aytenli'm.
Sen giitiğinden bu yana çayı şekersiz gökyüzünü yıldızsız seviyorum. Seviyor muyum yoksa mecburiyet mi bilemedim.
Bilemedim.
Ne yapacağımı , sensiz bu havayı nasıl soluyacağımı bilemedim sevgilim.
Hani göğsüne vurarak bir soru sormuştum sana hatırlıyor musun?
"Madem sevmiyordun neden bana bu kadar derin duygular hissettirdin ?" demiştim.
Sende öylece sessizce kalmıştın. Verecek cevabın ağır oluşundan mı? Verecek cevabının olmayışından mı?
Vicdanına sormuştum bu soruyu. Orasıydı adil olan ve orası bile sessiz kalmıştı bu soruya.
Sensizlikle aşk'ı kıyaslıyorum. Aşk sensizlik miydi? Yoksa sensizlik aşk mıydı?
Aytenli'm ;
İçinden geliyorsa azcık sevsene beni...