Öylece uzun uzun boşluklara dalıp gidiyorum.
Birşeyler yarım kalmış bitmiş veya bitirilmek zorunda bırakılmış.
Hayatın bana oynadığı bi tür paradoksdu bu ne yapsam olmuyordu. Her türlüsü canımı yakıyordu.
Çoğu zaman seni kırmıyayım diye sustuklarım beni bana kırdırdı. Senin yerinede canımı ortaya koydum ben.
Uzaktan seviyorum seni. Kokunu almadan , boynuna sarılmadan , yüzüne dokunmadan .
Öylece seviyorum seni.
Sarılarak konuşma diye bir şey var.
Muazzam.Boynuna konuşuyorsun o kalbiyle duyuyor ve o cümleler hep orda kalıyor .Gitmiyor gidemiyor.
Sana sustuğum şeyleri sana öyle sarılarak anlatmak istiyorum.
Aslında birlikte her şeyi yenebilirdik ama biz birbirimize yenildik.
Toparlıyabilirdik ama aramıza örülen duvarlar izin vermedi.
O duvarlar şahit sevgime . Senden vazgeçemiyişim kadar özledim seni Aytenli'm.
Bi söz vardı "İlk sevdiğini ve ilk sevildiğini unutamazsın." Bende ikiside sendin.
Tabi sevilmek zannedilişti. Sonradan farkına vardım.
Baya acıttı içimi bu fark ediliş keşke çıkıp gerçeği gösterseydin bana ama hep bi kararsızlık ne tam gidebildin nede tam gelebildin .Tamam aslında gidişinde ki kararsızlığı ben gideceğini kabullenemediğimden düşünüyor olabilirim ama gerçekten gelmediğine eminim.
Çünkü eğer gerçekten gelmiş olsaydın şuan her şey farklı olurdu buna eminim sevgili.
Seni içimde yaşatmak için neleri öldürdüm bir bilsen...
Kendimi benliğimi bile öldürdüm uğrunda.
Elime ne mi geçti?
Koca bir hiçlik ve yüreğimde taşıdığım ay kadar berrak aşk'ım.
Ayrıldığımızdan bu yana bir kere seni görmedim her sokakta arar oldum.
Geçmeyeceğini bildiğim sokakta bile seni arandım durdum.
Elbet bi sokak arasında karşılaşırız , buluşur gözlerimiz.
Ama o gün sana içimdeki cam kırıklarıyla bakacağım o cam kırıkları seninde yüreğine batsında beni anla , hisset diye .
Ben o günü iple çekiyorum . Bu umutsuzluğun içinde küçük bir umudum var.
Ihlamurlar çicek açınca unutacağım seni sevgilim.