-PROLOG-
Geçmişin bütün anılarda olduğunu söylerdi, geçmiş bütün anılarda onun ruhunda, beyninde vücudunda ve kalbindeydi. Geçmiş, o andaydı, geçmiş gelecekteydi, geçmiş yine geçmişteydi. Durdu, bütün nefeslerini bu duvarlara adayacağını düşündü, yedi yaşında karanlıkta öleceğine inandı. Gözleri kapanıyordu, kapatmaya korkuyordu. Gözleri karanlıkta bile karanlığa saklanmaktan korkuyordu. Uyumamalıydı, uyusaydı yakalanırdı, uyusaydı yine dayak yerdi.
Gözleri kapandı, beyni uyuşmuş ve uykuya onu tamamen çekmişti. Uykuya dalmak üzereydi ama olmadı, sürekli onun kalbini korkutan o kapı gıcırtısı yine kulağına erişti, yine ve yine uyuyamadan ayağa fırladı. Yeşil gözlerini kapıdan gelen aydınlık sevindiremedi, baktığı yerde kendi şeytanını görüyordu.
Ozan URAL, ömrünü şeytanlığa adayan biriydi. Kendisine kurduğu hapishaneye sokaktan topladığı kız çocuklarını haps eder ve onların daha aklının ermeyeceği şeylere maruz bırakırdı.
Hastaydı ve kimse parası olan birine hasta olduğunu söyleyecek kadar cesur değildi.
Parası vardı, en zekisi oydu.
Parası vardı, en merhametlisi oydu.
Parası vardı, en cesuru oydu.
Parası vardı, aslında sadece parası vardı.
Bütün parasına rağmen o çocukların hayatını mahvediyordu, kapıda durmuş mahvettiği kızlardan birine kızgınlıkla bakıyordu.
"Hoş geldin, " dedi küçük Rima, ona sürekli verilen emri ilk defa yerine getirirken gülümseyemedi, gülümsemesi gerekiyordu halbuki. Gülümsemediği için dayak yiyip yemeyeceğini düşündü, bu sefer diğerlerine göre daha çok korkuyordu, bu sefer şeytanın gözleri daha sert bakıyordu. Korku bütün vücuduna yayıldı, bütün vücudu titredi, kalbi yine korkuyla attı. "Güzel kızım, " dedi adam ona yaklaştığında arkadan sürekli kızı kontrole gelen kadın gözüktü ama hemen yok oldu. O da korkuyordu, bu adamın yaptıklarından, hatta belkide Rima' dan daha çok korkuyordu, aklı büyüktü, Rima' ya göre daha çok anlıyordu olanları. "Hoş buldum, küçük kızım, " dedi adam Rima' nın saçlarına elini götürürken, saçlarını okşadı, seviyor gibiydi ama aslında onun kafasında çok daha şeytani fikirler dolanıyordu. Rima onun her sevgiyle yaklaşımına düşüyordu, her seferinde onu gerçekten sevecek sanıyordu. Ve en kötüsü sevecek sandığı andan sonra çektiği eziyetler onun içindeki sevgiyi bitiriyordu.
Rima bütün yaşadıklarına rağmen kalbinde sevgi barındırıyordu.
Rima artık sevilmekten korkuyordu.
"Saçların kirlenmiş. " Sesi, sert çıktı, "Saçların kokuyor! " Sesi daha sert çıktı. Rima bir anda kaçmak istese de kolunu tutup onu dışarıya sürükledi, "Gel benimle. " Rima kaçmak istese bile kaçamayacağını biliyordu. Gidebileceği en uzak yer, yine bu şeytanın yanıydı. "Ben bir şey yapmadım ki! " Rima fısıldadığında Ozan onu avluya çıkardı, bütün çocuklar sesi duyup odalarındaki küçük kare pencereye çıktı, dışarıyı görmeye çalıştılar.
Rima, onların görmek istedikleri yerden kaçmak istiyordu. "Ben bir şey yapmadım ki, " dedi belki de kaçıncı kez, sanki söyleyeceği başka hiçbir cümle yoktu, sanki söyleyebileceği diğer cümleler intihar etmişti. "Bir şey yapmadım ben. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BATAKLIK- GÜNAHKAR
Roman pour AdolescentsBir kadın, bir adamın gözlerinde kutsal olabilirdi. Adam kutsal bulduğu kadının bataklık olduğunu bilerek batmaya gidebilir, hatta sevgisi uğruna ölebilirdi. Bir adam bir kadını çok severek birlikte olursa güzel anılar biriktirir lakin kadın batakl...