Bölüm 18; "Geçmişin Hükmü. "

13.9K 375 140
                                    

Prolog

Kim olduğunu bilmeye gerek yoktu, kim olduğunun zaten bir önemi yoktu. Çamer, Rima' yı Ozan' dan kurtarmış ve Rima' nın isteği ile küçük kızı bıraktığı yere dönmüştü. Küçük bir evdi, Rima küçük kızı burda Onu beklediğini bilerek kapıdan içeri girdiğinde Çamer evi kontrol etmek için odaları kontrol etmeye başladı ve Rima olduğu yerde dururken gelen sesle "Ne oluyor? " diye kendi kendine sorup sesin geldiği yöne doğru yürüdü. Koridorda düz bir şekilde ilerlediğinde sağında açık demir bir kapı gördü ve küçük kızı kolundan tutmuş götürmeye çalışan bir adam gördü. "Yürü dedim sana! "

"Bırak ben dönmem oraya. " Küçük kız kurtulmak için çabalarken adam bahçe kapısını açmaya çalıştı ama kapı açılmadı. Rima ne yapacağını bilmeden etrafına baktığında bahçede köşeye yerşeltirilmiş mangal eşyalarının kenarında şiş gördü ve korkar adımlarla o şişlere doğru yürüdü.

"Amca ne olur bırak, o adam bizi üzüyor ben gelmek istemiyorum. " Küçük kız adamdan kurtulmaya çalıştığında adam sanki canı acıyormuş gibi kıza baktı ve "Mecburum mecbur, " diye bağırdı. "Görmüş buraya girdiğini. "

"Ama gitmiş dersin, kaçtı dersin, " Acıyla ağladı, "Olmaz mı? İyilik yapsan olmaz mı? "

Rima Onlara doğru yürürken ne yapacağını bilmiyordu, tek bildiği bu adamın küçük kızı götürmekten vazgeçmesi gerektiğiydi. "İyilik karın mı doyuruyor? " dedi adam bağırarak ve "Yürü ön taraftan çıkacağız diyerek Rima' ya doğru döndü ve Rima ile göz göze geldikleri gibi Rima durmadı ve şişi adamın karnına sapladı.

"Bırak O' nu, " dedi bağırarak, "Bırak beni diyor demi? "

Şiş bütün gücüyle çıkarıp tekrar sapladığında içinden bir şeytan çıkmış gibi hissediyordu ama o şeytanı sevmişti. "İyilik yapsan ölmezdin bak şimdi ölüyorsun! " diye bağırdığında küçük kız korkuyla geriye doğru adımladı ve elleriyle yüzünü kapatıp görmemeye çalıştı. Adam yere düştüğünde çıkardığı acı dolu inleme ile Rima sanki bir kabustan uyanmış gibi geriledi, hemen sonrasında adamın yanına çöktü ve elini deştiği yere koydu, küçük elleriyle kanı durdurmak istedi. "Ölme ben bilmeyerek yaptım, " diyerek açtığı yarayı saklamaya çalıştığında "Ölme, ben özür dilerim, " dedi.

"Nasıl? " Çamer dışarı çıktığında gördüğü manzara ile ne diyeceğini şaşırırken Rima, dönüp O' na baktı ama ağlayamadı. "Ben bilerek yapmadım, ben katil değilim gerçekten. "

Nerdeyse hayatını kurtaran çocuk O' nu yanlış tanısın istemedi, "Yalvardı kız Ona ama vazgeçmedi, götürmek istedi, götürmek istemeseydi ya. "

Çamer ne yapacağını bilmeden küçük kıza baktığında acıyla kafasını iki yana sallayıp ağladığını gördü, korktuğunu gördü.

Kendisi de korkuyordu ama korktuğunu kimse bilmemeliydi.

Kendisi de korkuyordu ama bu iki küçük kızın yardıma ihtiyacı vardı, O daha güçlü olmak zorundaydı.

Öğrendiği şeyi adamın üzerinde deneyip kalbinin atıp atmadığını kontrol etti, fark ettiği şey ile yutkunup kafasını Rima' ya çevirdiğinde Rima "Hayır, " diyerek kafasını iki yana sallayıp ellerini çekti ve ayağa kalktı hızla. "Bu olmamış olsun ne olursun? "

Çamer bir şey demeden kafasını eğdiğinde Rima avuçların baktı, titreyen ellerine ayna olan kanı izledi ve "Ben bu değilim ki, " deyip küçük kıza doğru yürüdü. Küçük kız sırtını duvara yaslamış dizlerini kendine çekmiş bir vaziyette ağlıyordu. Elleri kulaklarındaydı, sanki duymamak için kulaklarını kapatmış değilde duyduklarını artık duymamaya çalışıyor gibiydi. Sanki başka bir anıya ışınlanmıştı, sanki şu an burda değildi.

KUTSAL BATAKLIK- GÜNAHKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin