Bölüm 17; "Bu Bir Yangın Meselesi. "

13.9K 370 106
                                    

" Yaşadığım sevgi karşılıksızsa giderim; gittiğim yerde ölürüm, öldüğüm yerde alev alev yanarım ama giderim. Ben bir daha karşılıksız sevmem. "

Bölüm 17; "Bu Bir Yangın Meselesi. "

Belki bütün sevinçlerim bir izden ibaretti, bütün izlerimin çocukluğumda birer çizik olduğunu hissediyordum. Belki bir gün çocukluğumun kafasına sıkmak isteyecektim, belki bir gün çocukluğumun katili ben olacaktım ama korkarım çocukluğumu bitirirken kendimden tamamen vazgeçmek zorunda kalacaktım. Küçükken bütün insanların yaraları olduğuna inanıyordum, belki bütün insanlar güçlüydü hatta belki hepsi Ozan' ın elindeydi ama güçlülerdi. Hatta Ozan' ın elinden kurtulanlar yeni bir hayat kurmuştu.

Ben küçükken dünya Ozan' dan ibaretti, bütün insanlık Ozan' ın elindeydi. Ozan öldüreseydi bütün herkes ölürdü.

Ben küçükken, herkes benim yaşadıklarımı yaşıyor sanıyordum.

Şimdi kendimi ilk defa büyümüş ve bir işi halletmek üzereyken görüyordum. Abimin odasına girdiğimde hemen sağımda bir boy aynası vardı, Çamer uyuya kaldığında kalkıp buraya gelmiştim ve uzunca kendimi izlemeye başlamıştım.

Belki bir saat olmuştu ve ben hala kendimi izliyordum.

Bütün insanlar benim ruhumda toplanmış olabilirdi, ve yine bütün insanlar benim hissettiğim hiçbir acıyı hissetmemiş olabilirdi.

Bu düşünce ile elimi saçıma geçirip aynaya arkamı döndüm. Arkamı döndüğüm gibi dağınık yatan Çamer dikkatimi çekti ve istemeden gülümsedim. Oturduğu yerden kaykılıp masaya yaklaşmıştı ve bir elini masanın üzerine doğru uzatmış birini başına yastık yapmıştı. Dosyalar masanın üzerinde dağınık duruyordu, Çamer dosyalardan daha dağınık duruyordu.

Bu yüzümde daha büyük bir gülümseme oluşturduğunda kapı açıldı ve ben aniden arkamı döndüm. Ece içeri girmeden kapıda durup konuştu. "Çıksam olur mu? Çok geç oldu ve arayıp duruyorlar evden. "

Kafamı sallayıp çıkması için onay verdiğimde "Şirkette kimse kalmadı bu arada, " dedi ve gülümseyip kapıyı kapattı. Son dediğinden saatin baya geç olduğunu anlayıp masaya ilerledim ve Çamer' in yanından dosyaları toplamaya koyuldum. Her şey o kadar dağılmıştı ki ben nasıl bu kadar dağıttığımızı dahi anlayamıyordum. Dosyaları toplarken Çamer' in boynundaki yara dikkatimi çekti ve elimi istemeden o yaraya götürdüm. Sanki bir bıçakla kesilmişti boynu, dikiş iziydi bu izler ve çok eski izler olduğu her halinden belliydi. Saçının hemen bitişiğindeydi nerdeyse ve çok fazla dikkat etmeyen birinin görebileceği kadar büyük değildi.

Çamer bir anda yarasının üzerindeki elimi çekip yattığı yerden kalktığında geriye doğru bir adım attım ama elimi çok sıkı tutuyor ve canımı yakıyordu. "Ne yapıyorsun? " Elimi bırakmadı, sorduğum soruya yanıt vermedi bana yalnızca boş boş baktı.

Baktığı yerde beni değilde geçmişini görüyordu, baktığı yerde gördüğü geçmişinin üerine basmak istedim ve elimdeki acıyı görmezden gelip boştaki elimi kaldırdım ve yanağındaki sakallarına sevgimi bahşettim. "Benim, " Yutkundum, beni duymuyormuş gibi bakması canımı yaktı ve o geçmişi daha fazla ezdim. "Çamer benim bak, bak gözlerime bak. Beni görüyor musun? " Yine duymadı, yine görmedi, yine çıkmadı o geçmişten.

"Ne yapıyordun bana? "

Bu sorusu ile elim bir anda boşluğa düştü. Çamer' in sıktığı elimdeki acı bütün ruhuma ve hemen sonrasında kalbime yayıldı, "Ben sana ne yapabilirim? "

"Kesecek miydin? "

Bir kabusun içindeydi, o kabusun içinden çıkmamıştı. "Çamer bak kendine gel, uyandın bak ben burdayım. " Gözlerim doldu, elim yine yanaklarına gitti ve ben yine O' na yaklaştım. "Sen büyüdün, sen sana zarar verilmesine asla müsade etmeyecek kadar büyüdün? "

KUTSAL BATAKLIK- GÜNAHKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin